En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim: Bu yap(ma)dığın sana yakışmadı “Türkiye’nin balık uzmanı”….
Çanakkale, günlerdir alev kapanında.. Sarıcaeli – Radar tepesi – Hastane çevresi…. Kepez, Dardanos, Güzelyalı, Erenköy….
Onlarca hava aracı, yüzlerce arazöz, binlerce insan.. Sadece ilçelerden değil, Bursa’dan TOMA’lar, İzmir’den arazözler, Tavşanlı’dan su tankeri.. Tek bir amaç uğruna, bu güzel memleketi, Çanakkale’yi korumak uğruna mücadele verdi.. Karşılığında hiçbir şey beklemeden. Yeter ki ateş sönsün, yeter ki ormanlar, canlılar, bitkiler, evler zarar görmesin diyerek…
Bu yangınlarda, sadece söndürenler değil, onlara destek verenler de adeta tarih yazdı.
Sahada alevlerle cansiperane şekilde mücadele eden kahramanlara, Çanakkale’nin isimsiz kahramanları; “Yeter ki aç-susuz kalmasın, mücadeleden düşmesin” diyerek kimisi evinde yemeğinden, öğrencisi harçlığından, asgari ücretli çalışanı maaşından, anne-babalar çocuklarının nasibinden keserek, sandviç, kek, bisküvi, su, soda, ayran, ilaç desteği sağladı. Kırklareli’den seyyar mutfak, Tekirdağ’dan ikram aracı geldi…
Çanakkale’de parça başı çalışan yüzlerce motokurye, parasından, işinden feragat ederek bu hazırlananları sahaya taşıdı. Motosiklet kulüpleri, offroad dernekleri, STK’lar, akla kim gelirse sahada, elden ne gelirse bir o yana bir bu yana koşuşturdu, bu sayede en ufak bir zaafiyet olmadan, çok büyük bir tehlikenin mümkün olan en az zararla atlatılmasını sağladı.
Bu sırada Türkiye’nin en büyük dondurulmuş gıda markası(!) ne mi yaptı? Bir story…. ‘Geçmiş olsun’..
Geçmiş olmadı…
Daha 3 gün önce, Sarıcaeli yangınında büyük tehlike atlatmadın mı? Hadi Çanakkale’yi, Çanakkalelileri, evleri geç… Bu kahramanlar, daha 3 gün önce senin bu çoooooook kıymetli, paha biçilemez konservelerini, sandviçlerini sakladığın depona gelen alevleri, birkaç yüz metre kala önlemedi mi?
Bir şişe su be…
Bir kıytırık konserve… Bir paket sandviç..
Çok mu geldi?
Yazık…
Çanakkale bir markadır. Çanakkale markası olmak her kesin harcı değil..