Beste Türk
Köşe Yazarı
Beste Türk
 

Şehirler ve Şiirler Hakkında

Bir şehrin gelişmişlik düzeyini ne belirler? Çift şeritli yolları, inşa edilmiş çok katlı binaları, kıtaları birbirine bağlayan köprüsü, deniz manzaralı kampüsü? betonarmelerle tanımlı bir gelişmişlik düzeyi hiçbirimizi tatmin etmez sanırım. Bir şehrin gelişmişlik düzeyini halkının bilinç seviyesi eşiği belirler. kültürel etkinlikleri, kitap okuma oranları, söyleşileri, dinletileri, gösterileri, tiyatroları, konserleri, suç oranının azlığı, kadın şiddeti ve cinayeti haberleriyle anılmaması, taciz haberlerine adının karışmaması, korunma gereksinimi olan çocuk ve hayvanlara gereken korunma alanlarını sağlayabilmesi, doğal güzelliklerini ve çevresini temiz tutması... Son zamanlarda ülke genelinde olduğu gibi Çanakkale özelinde de güzel haberler yok denecek kadar az. şiddet, cinnet, cinayet, taciz, kaza, çerve kirliliği' manşetleri her günün gündemini oluştururken;  şehir tiyatro kulübünün bu ayki gösterisi yoğun ilgi gördü, şiir dinletisi sık tekrarlanan bir etkinlik halini aldı, üniversitemizin ve ilimizin kütüphanesi dolup taşıyor, öğrencilerin oluşturduğu sinema, felsefe, spor kulüpleri, film gösterimleri, tartışma panelleri, spor müsabakaları düzenledi, bir grup duyarlı vatandaş düzenli olarak bir araya gelip çevre kirliliği ile mücadele için çöp topluyor, minvalinde haberler nedense gözümüze hiç çarpmıyor. Güzel bir şiirin denk düştüğü bir sayfa gibi şimdilerde Çanakkale, güzelliği içinde barındırıyor ama güzelliğin dahilinde değil. Vasat ve verimsiz bir toplumun ağırlığı gün geçtikçe şehrin üzerine çöküyor. Geçenler de bir yerlerde okumuştum ''herkesin tanrısı kendisine benzer'' diyordu. Umarım bizlerin tanrıları kişisel aynalarımıza ve toplumun üzerine cehalet olarak yansımaz. Çünkü neyin tozunu biraz havalandırsak, neyin altını biraz eşelesek altından çıkan da cehalet. Okumuyoruz , izlemiyoruz, dinlemiyoruz, araştırmıyor, tartışmıyoruz. Genel kanıyı doğru varsayıyor, yüzyılların yanılgılarına sırt dayıyoruz. anlamlarını bile içselleştirmediğimiz kavramlar için ölüyor, öldürüyoruz. Böyle gelmiş böyle gidiyor diyerek kadını alt sınıf, kadına yapılanı reva gören bir pencerenin önünde günlerimizi ve geleceğimizi karartıyoruz, yetiştirdiğimiz çocukları yabancı diller, gelişen teknolojilerle besliyor ama iyiliğin erdeminden, dürüst olmanın gerekliliğinden, sevmenin çiçekler açtıracağından bahsetmiyoruz. Her şey olup biterken aklına tutunacak bir toplumun eksikliğinden, güven veren ilişkilerin, aşkların yoksunluğundan, güzelliklerin bizi bulmadığından dem vuruyoruz. Kişisel çıkarımlarımdan bahsetmem gerekirse güzellikler gökten düşmüyor, güven temelli ilişkiler birdenbire sizi bulmuyor ve aklına tutunulacak toplum parmakla karşımızdakileri gösterip, eksikliği onlarda aramakla inşa edilmiyor.  dönüp baktığımızda hayatımızı kaplayan, bizlere keyif veren ne varsa vakit ayırdığımız, zaman talep ettiğimiz, inşasında emeğimiz olan şeyler.                  Yani demem o ki televizyonlarımızın sesini kısıp kitaplıklarımızı genişletirsek, toplumun geri kalanından beklediğimiz şekliyle önce kendi davranışlarımızı şekillendirirsek, "bu saatten sonra" ile başlayan cümlelerimizi bir kenara bırakırsak girdiğimiz yol da elimizden tutup bize yürümeyi öğretir. İçinde bulunduğumuz koşullardan şikayet etmektense, günümüz aklının eleştirisini verebilirsek, geleceğin şiirlerinin yazılmasını başkalarından beklemeyiz, şiirlerimiz kendi kalemlerimizden dökülür; hali hazırda da yaşamaktan keyif aldığımız şehrin daha iyi formunu el birliğiyle inşa ederiz. İyi Haftalar diliyorum. Beste Türk
Ekleme Tarihi: 12 Eylül 2022 - Pazartesi

Şehirler ve Şiirler Hakkında

Bir şehrin gelişmişlik düzeyini ne belirler? Çift şeritli yolları, inşa edilmiş çok katlı binaları, kıtaları birbirine bağlayan köprüsü, deniz manzaralı kampüsü? betonarmelerle tanımlı bir gelişmişlik düzeyi hiçbirimizi tatmin etmez sanırım.

Bir şehrin gelişmişlik düzeyini halkının bilinç seviyesi eşiği belirler. kültürel etkinlikleri, kitap okuma oranları, söyleşileri, dinletileri, gösterileri, tiyatroları, konserleri, suç oranının azlığı, kadın şiddeti ve cinayeti haberleriyle anılmaması, taciz haberlerine adının karışmaması, korunma gereksinimi olan çocuk ve hayvanlara gereken korunma alanlarını sağlayabilmesi, doğal güzelliklerini ve çevresini temiz tutması...

Son zamanlarda ülke genelinde olduğu gibi Çanakkale özelinde de güzel haberler yok denecek kadar az. şiddet, cinnet, cinayet, taciz, kaza, çerve kirliliği' manşetleri her günün gündemini oluştururken;  şehir tiyatro kulübünün bu ayki gösterisi yoğun ilgi gördü, şiir dinletisi sık tekrarlanan bir etkinlik halini aldı, üniversitemizin ve ilimizin kütüphanesi dolup taşıyor, öğrencilerin oluşturduğu sinema, felsefe, spor kulüpleri, film gösterimleri, tartışma panelleri, spor müsabakaları düzenledi, bir grup duyarlı vatandaş düzenli olarak bir araya gelip çevre kirliliği ile mücadele için çöp topluyor, minvalinde haberler nedense gözümüze hiç çarpmıyor.

Güzel bir şiirin denk düştüğü bir sayfa gibi şimdilerde Çanakkale, güzelliği içinde barındırıyor ama güzelliğin dahilinde değil. Vasat ve verimsiz bir toplumun ağırlığı gün geçtikçe şehrin üzerine çöküyor. Geçenler de bir yerlerde okumuştum ''herkesin tanrısı kendisine benzer'' diyordu. Umarım bizlerin tanrıları kişisel aynalarımıza ve toplumun üzerine cehalet olarak yansımaz. Çünkü neyin tozunu biraz havalandırsak, neyin altını biraz eşelesek altından çıkan da cehalet. Okumuyoruz , izlemiyoruz, dinlemiyoruz, araştırmıyor, tartışmıyoruz. Genel kanıyı doğru varsayıyor, yüzyılların yanılgılarına sırt dayıyoruz. anlamlarını bile içselleştirmediğimiz kavramlar için ölüyor, öldürüyoruz. Böyle gelmiş böyle gidiyor diyerek kadını alt sınıf, kadına yapılanı reva gören bir pencerenin önünde günlerimizi ve geleceğimizi karartıyoruz, yetiştirdiğimiz çocukları yabancı diller, gelişen teknolojilerle besliyor ama iyiliğin erdeminden, dürüst olmanın gerekliliğinden, sevmenin çiçekler açtıracağından bahsetmiyoruz. Her şey olup biterken aklına tutunacak bir toplumun eksikliğinden, güven veren ilişkilerin, aşkların yoksunluğundan, güzelliklerin bizi bulmadığından dem vuruyoruz. Kişisel çıkarımlarımdan bahsetmem gerekirse güzellikler gökten düşmüyor, güven temelli ilişkiler birdenbire sizi bulmuyor ve aklına tutunulacak toplum parmakla karşımızdakileri gösterip, eksikliği onlarda aramakla inşa edilmiyor. 
dönüp baktığımızda hayatımızı kaplayan, bizlere keyif veren ne varsa vakit ayırdığımız, zaman talep ettiğimiz, inşasında emeğimiz olan şeyler. 

                Yani demem o ki televizyonlarımızın sesini kısıp kitaplıklarımızı genişletirsek, toplumun geri kalanından beklediğimiz şekliyle önce kendi davranışlarımızı şekillendirirsek, "bu saatten sonra" ile başlayan cümlelerimizi bir kenara bırakırsak girdiğimiz yol da elimizden tutup bize yürümeyi öğretir.

İçinde bulunduğumuz koşullardan şikayet etmektense, günümüz aklının eleştirisini verebilirsek, geleceğin şiirlerinin yazılmasını başkalarından beklemeyiz, şiirlerimiz kendi kalemlerimizden dökülür; hali hazırda da yaşamaktan keyif aldığımız şehrin daha iyi formunu el birliğiyle inşa ederiz.

İyi Haftalar diliyorum. Beste Türk

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve troyhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
sanalbasin.com üyesidir