Maltepe’de E5’te sahibinden kaçan büyükbaş hayvanı kovalama anları kamerada

ASAYİŞ (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 24.01.2025 - 19:40, Güncelleme: 24.01.2025 - 16:35
 

Maltepe’de E5’te sahibinden kaçan büyükbaş hayvanı kovalama anları kamerada

Maltepe’de E5’te sahibinden kaçan büyükbaş hayvanı kovalama anları kamerada
Maltepe E5 karayolu üzerinde kaçan büyükbaş hayvan, dakikalarca sahibini peşinden koşturdu. O anlar vatandaşın cep telefonu kamerasına yansıdı.Maltepe E-5 karayolu üzerinde sahibinden kaçan büyükbaş hayvan otoyola girerek bariyerler arasında kaçmaya başladı. Vatandaş ile elinden kaçan büyükbaş hayvan arasında yaşanan kovalamaca cep telefonu kamerasına yansıdı. Bir süre yaşanan kovalamacının ardından hayvan, sahipleri tarafından yakalandı.
Maltepe’de E5’te sahibinden kaçan büyükbaş hayvanı kovalama anları kamerada
Maltepe E5 karayolu üzerinde kaçan büyükbaş hayvan, dakikalarca sahibini peşinden koşturdu. O anlar vatandaşın cep telefonu kamerasına yansıdı.

Maltepe E-5 karayolu üzerinde sahibinden kaçan büyükbaş hayvan otoyola girerek bariyerler arasında kaçmaya başladı. Vatandaş ile elinden kaçan büyükbaş hayvan arasında yaşanan kovalamaca cep telefonu kamerasına yansıdı. Bir süre yaşanan kovalamacının ardından hayvan, sahipleri tarafından yakalandı.

İstanbul HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve troyhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Çanakkalespor Ayvacık'ta galip

SPOR 21.12.2024 - 17:50, Güncelleme: 21.12.2024 - 17:50
 

Çanakkalespor Ayvacık'ta galip

Ligin 10. Haftasında Ezine'de oynanan Ayvacık Belediyespor ve Çanakkalespor karşılaşmasında gülen taraf Çanakkalespor oldu.
Çanakkalespor, deplasmanda oynadığı maçta 6.dakikada İlhan Faruk Es ve 58. dakikada Emircan Aytekin'in golleriyle maçı 2-0 kazandı. Gollerin asistleri Gürhan Özdemir ve Yunus Bayram'dan geldi. Bu Galibiyetle birlikte puanını 20 yapan Çanakkalespor, maç fazlasıyla 2. Sıraya yükseldi. Önümüzdeki hafta lider Bigaspor'a konuk olacak Çanakkalespor'da hedef mutlak galibiyet olacak. Haber: Yakup Güler Fotoğraf: Melek Bordanacı
Ligin 10. Haftasında Ezine'de oynanan Ayvacık Belediyespor ve Çanakkalespor karşılaşmasında gülen taraf Çanakkalespor oldu.

Çanakkalespor, deplasmanda oynadığı maçta 6.dakikada İlhan Faruk Es ve 58. dakikada Emircan Aytekin'in golleriyle maçı 2-0 kazandı. Gollerin asistleri Gürhan Özdemir ve Yunus Bayram'dan geldi.
Bu Galibiyetle birlikte puanını 20 yapan Çanakkalespor, maç fazlasıyla 2. Sıraya yükseldi.
Önümüzdeki hafta lider Bigaspor'a konuk olacak Çanakkalespor'da hedef mutlak galibiyet olacak.

Haber: Yakup Güler
Fotoğraf: Melek Bordanacı

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve troyhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Ambulans helikopterin düşme anı taksi kamerasına yansıdı

YURTTAN HABERLER 22.12.2024 - 13:36, Güncelleme: 22.12.2024 - 13:36
 

Ambulans helikopterin düşme anı taksi kamerasına yansıdı

Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nden havalanan ambulans helikopterin hastane binasına çarparak düşmesi, bir ticari taksinin araç kamerasına yansıdı.
Sabah saatlerinde Muğla’dan Antalya’ya gitmek için havalanan ambulans helikopter, havalandıktan bir süre sonra yoğun sis dolayısıyla hastane binasına çarparak kaza kırıma uğradı. Kaza ihbarının ardından bölgeye çok sayıda sağlık ve arama kurtarma ekibi sevk edildi. Ekipler kaza yerinde çalışmalarını sürdürürken, helikopterde bulunan 2 pilot, bir doktor ve bir personel hayatını kaybetti. Helikopterin düşme anı araç kamerasına yansıdı Muğla’daki helikopterin hastane binasına çarptıktan sonra yere düşme anı ise hastane içinde ilerleyen bir ticari taksinin kamerasına yansıdı. Görüntülerde taksinin hastane içinde ilerlemesi ve helikopterin yere düşme anı yer alıyor.
Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nden havalanan ambulans helikopterin hastane binasına çarparak düşmesi, bir ticari taksinin araç kamerasına yansıdı.

Sabah saatlerinde Muğla’dan Antalya’ya gitmek için havalanan ambulans helikopter, havalandıktan bir süre sonra yoğun sis dolayısıyla hastane binasına çarparak kaza kırıma uğradı. Kaza ihbarının ardından bölgeye çok sayıda sağlık ve arama kurtarma ekibi sevk edildi. Ekipler kaza yerinde çalışmalarını sürdürürken, helikopterde bulunan 2 pilot, bir doktor ve bir personel hayatını kaybetti.

Helikopterin düşme anı araç kamerasına yansıdı
Muğla’daki helikopterin hastane binasına çarptıktan sonra yere düşme anı ise hastane içinde ilerleyen bir ticari taksinin kamerasına yansıdı. Görüntülerde taksinin hastane içinde ilerlemesi ve helikopterin yere düşme anı yer alıyor.

Muğla HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve troyhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Çanakkale’de otobüs ile motosikletin karıştığı kazada hayatını kaybeden Mert Gül son yolculuğuna uğurlandı

GÜNDEM (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 23.12.2024 - 16:47, Güncelleme: 23.12.2024 - 15:19
 

Çanakkale’de otobüs ile motosikletin karıştığı kazada hayatını kaybeden Mert Gül son yolculuğuna uğurlandı

Çanakkale’de otobüs ile motosikletin karıştığı kazada hayatını kaybeden Mert Gül son yolculuğuna uğurlandı
Çanakkale’nin Çan ilçesinde otobüs ile motosikletin karıştığı kazada hayatını kaybeden Mert Gül, son yolculuğuna uğurlandı.Kaza, dün akşam saat 22.45 sıralarında Çan-Biga kara yolunda meydana geldi. 17 AH 876 plakalı otobüse, 17 AGE 096 plakalı motosikletin arkadan çarpması sonucu meydana gelen kazada, motosiklette bulunan 17 yaşındaki Mert Gül olay yerinde hayatını kaybetti. Gül için öğle namazını müteakip Çan Muhammed Camii’nde cenaze töreni düzenlendi. İlçe Müftüsü Mustafa Ekin’in kıldırdığı cenaze namazının ardından Mert Gül’ün cenazesi Çan Şehir Mezarlığına defnedildi.
Çanakkale’de otobüs ile motosikletin karıştığı kazada hayatını kaybeden Mert Gül son yolculuğuna uğurlandı
Çanakkale’nin Çan ilçesinde otobüs ile motosikletin karıştığı kazada hayatını kaybeden Mert Gül, son yolculuğuna uğurlandı.
Kaza, dün akşam saat 22.45 sıralarında Çan-Biga kara yolunda meydana geldi. 17 AH 876 plakalı otobüse, 17 AGE 096 plakalı motosikletin arkadan çarpması sonucu meydana gelen kazada, motosiklette bulunan 17 yaşındaki Mert Gül olay yerinde hayatını kaybetti. Gül için öğle namazını müteakip Çan Muhammed Camii’nde cenaze töreni düzenlendi. İlçe Müftüsü Mustafa Ekin’in kıldırdığı cenaze namazının ardından Mert Gül’ün cenazesi Çan Şehir Mezarlığına defnedildi.

Çanakkale HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve troyhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz:"Çanakkale ruhu ilk gün gibi diridir"

GÜNDEM (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 18.03.2025 - 14:38, Güncelleme: 18.03.2025 - 15:25
 

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz:"Çanakkale ruhu ilk gün gibi diridir"

Çanakkale Deniz Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümü Şehitler Abidesi’nde törenle kutlandı.
Şehitler Abidesi’ndeki 18 Mart Şehitleri Anma ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümü sebebiyle düzenlenen tören saat 12.00’de başladı. Alana iki dev ekran kuruldu. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz helikopterle tören alanına geldi. Törene, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Çanakkale Valisi Ömer Toraman, Gelibolu 2. Kolordu Komutanı Tümgeneral Rasim Yaldız, Amfibi Kolordu Komutanı Tümamiral Serhat Sözbir, Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mustafa Biçen, Çanakkale Belediye Başkanı Av. Muharrem Erkek, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, İl Emniyet Müdürü Kenan Kurt, İl Jandarma Komutanı Jandarma Kıdemli Albay Ersin Aslan, Sahil Güvenlik Çanakkale Grup Komutanı SG. Yarbay Orhan Öğrenci, Avustralya’nın Çanakkale Konsolosu Harry Hall, İngiltere’nin Askeri Ataşe Yardımcısı Nick Mattock, Yeni Zelanda’nın Ankara Büyükelçi Yardımcısı Errin Morriss, İngiltere Askeri Ateşe Asistanı Aaron Graham, Fransa Askeri Ateşe Yardımcısı Hubert Michon, çok sayıda şehit yakını, gazi ve gazi yakınları katıldı. Tören, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına çelenk sunumuyla başladı. Tören, saygı duruşu, saygı atışı ve İstiklal Marşı eşliğinde Türk bayrağının göndere çekilmesiyle devam etti. Türk Silahlı Kuvvetleri adına Gelibolu 2. Kolordu Komutanı Tümgeneral Rasim Yaldız tarafından günün anlam ve önemine binaen gerçekleştirilen konuşmada, "1915 yılında Çanakkale’de yazılan destan sadece Türk milletinin değil insanlık tarihinin en şanlı zaferlerinden biridir. Milletimizin azim ve kararlılığının en güzel örneklerinden olan bu zafer İstiklal Harbimizin, Türkiye Cumhuriyetemizin kuruluşunun temel taşlarından biri olmuştur" dedi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ise, "Türk tarihinin en önemli zaferlerinden biri olan Çanakkale Zaferi’nin 110’uncu yılının kutlu olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bağımsızlığı karakteri haline getirmiş, ’Çanakkale Geçilmez’ diyerek, hayasızca sürdürülen akınlara karşı gövdesini siper eden aziz şehitlerimizi minnetle ve rahmetle anıyorum. İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy, Çanakkale’de, en zor şartlar altında dünyanın en güçlü donanmalarına karşı kahramanca mücadele eden, vatanı uğruna savaşan şehitlerimiz için; ’İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek’ diye yazmıştı. Şükürler olsun milli şairimiz Mehmet Akif haklı çıktı. Bu vatanın evlatları dün olduğu gibi bugün de yarın da asla onurunu çiğnetmeyecektir. Malazgirt’te Sultan Alparslan’ın, İstanbul’da Fatih Sultan Mehmet’in, Çanakkale’de, Milli Mücadele’de şehitlerimizin ve Mustafa Kemal Atatürk’ün emanetine her zaman sahip çıkmaya devam edecektir. Biz tarihe baktığımızda, atalarımızın geçmişte ortaya koyduğu mücadeleyi gördüğümüzde sadece gururlanmıyoruz. Bizi başka toplumlardan ayıran en önemli özelliklerden biri tam da budur. Biz tarihe baktığımızda aynı zamanda bugünümüzü ve geleceğimizi görüyoruz. Tarih bizim için yalnız geride kalan bir süreç değildir. Tarih bize konuşmaya devam ediyor. Geçmişte yaşananlar bizim bugünümüze ayna tutuyor. Atalarımızın mücadelesi bizim ders aldığımız, yönümüzü belirlediğimiz bir kılavuz özelliği taşımaktadır. Biz Çanakkale’ye baktığımızda bağımsızlığın ne denli önemli olduğunu görüyor ve bugün için de 85 milyonun birlik ve beraberliğinin önemini vurguluyoruz. Çanakkale’de birleşen emperyalist güçler, dünyanın en güçlü orduları karşısında Türk milletinin bağımsızlığından taviz vereceğinin planlarını yapmışlardı. Ancak ne denizde ne karada düşmana geçit vermeyen kahraman ordumuz canını ortaya koyarak tarihin akışını değiştirmiştir. İşte biz bugün Çanakkale’ye baktığımızda denizde ve karada yürütülen bağımsızlık mücadelesini bir adım daha ileriye taşıyarak gökyüzünde de bağımsızlığımızı teminat altına almak için tarihin en önemli çalışmalarını hayata geçirdik ve geçirmeye devam ediyoruz. Çanakkale’deki mücadelemiz aynı zamanda sömürgeci güçler tarafından işgal edilen farklı toplumlara da ilham olmuştur. Aynı şekilde bugün Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye’nin dünyada yaşanan haksızlıklara, zulümlere, işgallere karşı duruşu ilhamını Çanakkale ruhundan almaktadır. Biz dün olduğu gibi bugün de bu emperyal politikalara karşı durmayı ve mazlum milletlerin hakkını korumayı sürdüreceğiz. Tarihimiz ve kültürümüz ait olduğumuz medeniyetimiz, bize ne pahasına olursa olsun zulmün parçası olmamayı öğretmiştir. Dünyada barışın, huzurun ve kardeşliğin güçlenmesi için mücadele vermek, Çanakkale şehitlerimize ve tarihimize karşı en büyük sorumluluklarımızdan biridir. Bu sorumluluk çerçevesinde biz Çanakkale ruhuna sahip çıkmaya, Çanakkale’yi anlatmaya, etnik, dini hiçbir ayrım yapmadan mazlum milletlerin sesi olmaya ve gönül coğrafyalarımızla güçlü ilişkiler kurmaya devam edeceğiz. Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken, Çanakkale Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümünü tekrar tebrik ediyor, 18 Mart Şehitler Günü’nde Anafartalar komutanı Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm kahramanlarımızı rahmetle anıyor, sizleri saygıyla selamlıyorum" diye konuştu. Yılmaz: "Şehitlerimiz diri olduğu gibi, Çanakkale ruhu da ilk günkü gibi diridir ve hep diri kalacaktır" Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da yaptığı konuşmada, "Çanakkale Deniz Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümü vesilesiyle Çanakkale’de bulunmaktan büyük bahtiyarlık duyuyorum. Ramazan ayının kutlu atmosferinde, tarihimizin en şanlı destanlarından biri olan Çanakkale Deniz Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümünü kutluyor, ’Çanakkale Geçilmez’ sözünü tarihe yazdıran aziz şehitlerimizi, ahirete irtihal etmiş gazilerimizi rahmetle ve tazimle anıyorum. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve tüm silah arkadaşlarını, Çanakkale’de destanlaşan Yahya Çavuşları, Seyit Onbaşıları, cepheye mermi taşıyan anaları minnetle yâd ediyorum. ’Eş hele bir yerleri örten karı; Ot değil onlar dedenin saçları, Dinle: Şehit sesleridir rüzgarı, Durma levend asker uğurlar ola!’ Asırlardır vatan topraklarını mübarek kanlarıyla sulayan bütün şehitlerimize ve bu uğurda mücadele ederken yaralanan gazilerimize şükranlarımı ifade ediyorum. Onların kahramanlık ve fedakârlıkları, milletimizin gönlünde ve hafızasında sonsuza kadar yaşayacaktır. Şehitlerimiz diri olduğu gibi, Çanakkale ruhu da ilk günkü gibi diridir ve hep diri kalacaktır. Kıymetli misafirler, Çanakkale, yalnızca bir muharebe ya da cephe adı değil, milletimizin özgürlük iradesinin tüm dünyaya ilan edildiği, tarihin akışını değiştiren bir milattır. 1914 yılında patlak veren Cihan Harbi, Osmanlı Devleti’ni de içine çekmiş ve dünya genelinde geniş bir cepheye yayılmıştı. Çanakkale, bir savaş alanı olmanın ötesinde, vatanın kalbine yönelmiş bir tehdidin bertaraf edilmesi gereken son savunma hattıydı. Milletimiz için bu mücadele, varlık ile yokluk arasındaki bir sınav olmuştur. 18 Mart 1915’te, İtilaf donanması Çanakkale Boğazı’na saldırmış, ancak Osmanlı ordusu, stratejik savunma hattı, kahraman topçuları ve Nusret Mayın Gemisi’nin döşediği mayınlarla düşmana ağır kayıplar verdirerek geçit vermemiştir. (Bouvet, Irresistible ve Ocean gibi) Dev savaş gemileri, mayınlara çarparak sulara gömülmüş, İtilaf Devletleri geri çekilmek zorunda kalmıştır. Çanakkale Boğazı’nın sularında dalga dalga yükselen milletimizin istiklal azmi, Gelibolu’da bayraklaşmıştır. Ardından Gelibolu Yarımadası’na çıkarma yaparak Osmanlı savunmasını yarmayı planlayan düşman, bu de kez karşılarında ’Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!’ diyerek askerlerine savaşın en büyük fedakârlık emrini veren Mustafa Kemal’i bulmuşlardır. Çanakkale’de kazanılan zafer, ilerleyen yıllarda Kurtuluş Savaşı’nın ilham kaynağı olmuş ve bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atmıştır. Çanakkale, küllerinden doğan bir milletin birlik ve beraberlik ruhunun abideleştiği şanlı zaferler diyarıdır. Çanakkale ruhu, yokluk ve zorluklar karşısında asla yılmamak, bağımsızlık, adalet ve merhametten vazgeçmemektir. Çanakkale ruhunu canlı tutmak, vatanımıza, hürriyetimize ve bizi biz yapan mukaddes değerlere sarsılmaz bağlılığımızı korumaktır" ifadelerine yer verdi. Bugün de aynı bilinçle, ülkenin bekasına yönelik tehditlere karşı Çanakkale ruhuyla mücadeleyi sürdürdüklerini belirten Yılmaz, "Değerli katılımcılar, geçmişte bu topraklarda verilen istiklal mücadelesi anlaşılmadan, ülkemizin bugün verdiği istikbal mücadelesi de tam olarak kavranamaz. Özellikle gençlerimiz başta olmak üzere tüm vatandaşlarımızın Çanakkale’yi ziyaret etmelerini, bu tarihi mekânları yerinde görerek o ruhu hissetmelerini çok kıymetli görüyoruz. Burada milletimizin ilham ve istikamet kaynağını bulacaksınız. Çanakkale, birlik ve beraberlik içinde hareket ettiğimizde aşamayacağız engel olmadığını gösteren bir kılavuzdur. Milli birlik karşısında emperyalist güçlerin ’tek dişi kalmış canavar’ olarak planlarının bozulduğu er meydanıdır. Çanakkale’de, Sarıkamış’ta, Millî Mücadele’de ve Sakarya’da sergilenen mücadele ruhu, Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan terörle mücadele operasyonlarına, 15 Temmuz’da gösterilen direnişten günümüze kadar aynı kararlılıkla yaşatılmış; şehit ve gazilerimizin kahramanlıkları tarihe altın harflerle yazılmıştır. Milletimizin değerlerine kasteden vesayet odaklarına, milli iradeyi yok sayan darbecilere ve sınırlarımıza terör örgütleriyle dayanan güçlere karşı mücadelemizi yine aynı şuurla sürdürdük. Savunma sanayiinde kendi imkânlarımızla imal edebileceğimiz hiçbir ürünü dışarıdan satın almamak ve yerlilik-millilik oranlarımızı daima yükseğe taşımak idealizmimizin gerisinde de Çanakkale ruhundan aldığımız ilham vardır. Geçmişte yaşanan tecrübeler bize savunma ürünlerinin tasarımında ve üretiminde tam bağımsız bir konuma erişmemizin olmazsa olmaz olduğunu göstermiştir. Bölgesel krizlerin ve jeopolitik gerilimlerin yoğun yaşandığı bir coğrafyada bulunan ülkemiz, bir taraftan küresel güvenlik paradigmasının belirleyicilerinden birisi olmak, diğer taraftan da savunma alanında sürekli teyakkuzda bulunmak durumundadır. Cumhurbaşkanımız liderliğinde Türkiye, güçlü bir siyasi irade ile savunma sanayiinde devrim niteliğinde adımlara imza atmıştır. Geçmişte parasını ödediğimiz halde çeşitli bahanelerle bizden esirgenen savunma sanayii ürünlerini bugün biz başka ülkelere bedeli karşılığı ihraç eden bir konuma yükseldik. Savunma sanayiimiz, yerli ve milli teknolojilerle küresel ölçekte büyük bir atılım gerçekleştirmiş ve bugün dünyanın en büyük 11. savunma sanayii ihracatçısı konumuna ulaşmıştır. Yürütülen bin 100’ü aşkın sayıda proje, yüzde 80 yerlilik oranı, 100 milyar doları aşkın proje hacmi ile gelinen noktada savunma ve havacılık sanayii ihracat rakamımız 2024 yılında, bir önceki yıla göre yüzde 29’luk artışla 7 milyar doları aşmıştır. Böylece tüm zamanların en yüksek satış rakamını elde edilmiş oldu. 2025 Şubat ayında savunma ve havacılık ihracatımız, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 44’lük artış göstererek 300 milyon dolardan 434 milyon dolara yükseldi. Yılın ilk iki ayındaki toplam savunma sanayi ihracatımız ise yüzde 29,6 artışla 816 milyon dolara ulaştı. Savunma sanayiimiz son 10 yıl içinde dünyanın dört bir yanına, farklı coğrafyalarda 185 ülkeye 230 çeşit ürün ihraç etti. Güvenlik güçlerimizin sahip olduğu yüksek operasyonel tecrübe, muharebe kabiliyeti ve teçhizat kapasitesi pek çok ülke tarafından gıpta ile takip edilmektedir Kendi savunma teçhizatı ihtiyaçlarımızı milli imkânlarla karşılamanın yanında dost ve müttefik ülkelerin de ihtiyaçlarına cevap verebilen bir konumdayız. Bu başarı trendi ile, artan ihracat hacmi ve sahada kendini ispat eden sistemlerimizle iki yıl içerisinde 10 milyar dolar rakamını aşarak çift haneli ihracat yapan ülkeler arasında yer alacağımızı değerlendiriyoruz. Değerli misafirler, küresel ölçekte artan jeopolitik gerilimlere rağmen, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde izlenen etkin diplomasi, ülkemizi uluslararası müzakerelerin, barış ve istikrar arayışının önemli bir aktörü hâline getirmiştir. Bugün bir kez daha görülmektedir ki, uluslararası toplumun umutları Türkiye’ye bağlanmış, gözler ülkemize çevrilmiştir. Rusya-Ukrayna savaşının başından bu yana, barışın sağlanması için her türlü diplomatik çabayı gösterdik. Gazze’de yaşanan soykırıma ilk dakikadan itibaren sessiz kalmadık. Suriye’den Kafkasya’ya, Afrika’daki anlaşmazlıklardan Libya iç savaşının çözümüne kadar üstlendiğimiz yapıcı inisiyatif ve çatışmaları önlenme çabası, ülkemizin barışa katkıda bulunma kabiliyetini açıkça ortaya koymuştur. Çanakkale’de yedi düvele karşı nasıl kahramanca mücadele verdiysek, arkasında birçok karanlık odağın bulunduğu terör örgütlerine karşı aynı azim ve inançla mücadelemizi verdik ve veriyoruz. Terörsüz Türkiye hedefiyle Türkiye Yüzyılı’nı huzurun ve kardeşliğin yüzyılı yapmaya kararlıyız. İşte bütün bu adımlar, karşımızdaki sınamalar ne kadar büyük olursa olsun, mücadele azmimizden ve kararlılığımızdan dönmeyeceğimizin göstergesidir. Çünkü biz, tarih boyunca her türlü zorluğu aşmış, birlik ve beraberlik içinde başarıya ulaşmış bir milletiz! Dünyada istikrarın ve refahın teminatı, barışın, adaletin ve karşılıklı iş birliğinin güçlendirilmesidir. Buradan açıkça ifade ediyorum: Terörizmin, ırkçılığın, İslam düşmanlığının ve her türlü nefret akımının panzehiri, adalet ve dayanışma temelinde yükselen ortak bir iradedir. Türkiye olarak biz, bu yüzyılı barışın, huzurun ve kardeşliğin yüzyılı yapmak için iş birliğine hazırız. Daha adaletli bir dünyanın mümkün olduğuna inanıyor ve bunun için diplomasinin tüm imkanlarını kullanıyoruz. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına adım attığımız bu dönemde, tarihimizden aldığımız güçle ülkemizi daha ileriye taşımak için kararlılıkla çalışıyoruz. Büyük ve güçlü Türkiye vizyonuyla, mazlumların umudu, küresel adaletin savunucusu olmaya devam edeceğiz. Bu duygularla Çanakkale Zaferi’nin yıl dönümünü kutluyor, 18 Mart Şehitler Günü’nde bu toprakları bize mukaddes bir vatan olarak emanet eden tüm şehitlerimizi, başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere tüm kahramanlarımızı rahmetle, şükranla anıyorum. Şehitlerimizin ruhları şad, mekânları cennet olsun. Rabbim ülkemizin birliğini, beraberliğini, bütünlüğünü daim etsin. Hepinizi bir kez daha saygıyla, muhabbetle selamlıyor; mübarek Ramazan ayınızı tebrik ediyorum. Allah’a emanet olun" şeklinde konuştu. Yapılan konuşmaların ardından şehitler için Kur’an-ı Kerim okundu. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş tarafından şehitler için dualar edildi. Şehitlik Defteri imzalandıktan sonra da temsili şehit mezarlıklarına karanfil bırakıldı. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı unsurları Çanakkale Boğazı’nda geçit töreni gerçekleştirdi. Türk Yıldızları’nın Şehitler Abidesi ve Çanakkale Boğazı’ndaki gösteri uçuşu ise hava muhalefeti nedeniyle iptal edildi.
Çanakkale Deniz Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümü Şehitler Abidesi’nde törenle kutlandı.

Şehitler Abidesi’ndeki 18 Mart Şehitleri Anma ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümü sebebiyle düzenlenen tören saat 12.00’de başladı. Alana iki dev ekran kuruldu. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz helikopterle tören alanına geldi. Törene, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Çanakkale Valisi Ömer Toraman, Gelibolu 2. Kolordu Komutanı Tümgeneral Rasim Yaldız, Amfibi Kolordu Komutanı Tümamiral Serhat Sözbir, Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mustafa Biçen, Çanakkale Belediye Başkanı Av. Muharrem Erkek, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, İl Emniyet Müdürü Kenan Kurt, İl Jandarma Komutanı Jandarma Kıdemli Albay Ersin Aslan, Sahil Güvenlik Çanakkale Grup Komutanı SG. Yarbay Orhan Öğrenci, Avustralya’nın Çanakkale Konsolosu Harry Hall, İngiltere’nin Askeri Ataşe Yardımcısı Nick Mattock, Yeni Zelanda’nın Ankara Büyükelçi Yardımcısı Errin Morriss, İngiltere Askeri Ateşe Asistanı Aaron Graham, Fransa Askeri Ateşe Yardımcısı Hubert Michon, çok sayıda şehit yakını, gazi ve gazi yakınları katıldı.
Tören, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına çelenk sunumuyla başladı. Tören, saygı duruşu, saygı atışı ve İstiklal Marşı eşliğinde Türk bayrağının göndere çekilmesiyle devam etti.
Türk Silahlı Kuvvetleri adına Gelibolu 2. Kolordu Komutanı Tümgeneral Rasim Yaldız tarafından günün anlam ve önemine binaen gerçekleştirilen konuşmada, "1915 yılında Çanakkale’de yazılan destan sadece Türk milletinin değil insanlık tarihinin en şanlı zaferlerinden biridir. Milletimizin azim ve kararlılığının en güzel örneklerinden olan bu zafer İstiklal Harbimizin, Türkiye Cumhuriyetemizin kuruluşunun temel taşlarından biri olmuştur" dedi.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ise, "Türk tarihinin en önemli zaferlerinden biri olan Çanakkale Zaferi’nin 110’uncu yılının kutlu olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bağımsızlığı karakteri haline getirmiş, ’ Çanakkale Geçilmez’ diyerek, hayasızca sürdürülen akınlara karşı gövdesini siper eden aziz şehitlerimizi minnetle ve rahmetle anıyorum. İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy, Çanakkale’de, en zor şartlar altında dünyanın en güçlü donanmalarına karşı kahramanca mücadele eden, vatanı uğruna savaşan şehitlerimiz için; ’İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek’ diye yazmıştı. Şükürler olsun milli şairimiz Mehmet Akif haklı çıktı. Bu vatanın evlatları dün olduğu gibi bugün de yarın da asla onurunu çiğnetmeyecektir. Malazgirt’te Sultan Alparslan’ın, İstanbul’da Fatih Sultan Mehmet’in, Çanakkale’de, Milli Mücadele’de şehitlerimizin ve Mustafa Kemal Atatürk’ün emanetine her zaman sahip çıkmaya devam edecektir. Biz tarihe baktığımızda, atalarımızın geçmişte ortaya koyduğu mücadeleyi gördüğümüzde sadece gururlanmıyoruz. Bizi başka toplumlardan ayıran en önemli özelliklerden biri tam da budur. Biz tarihe baktığımızda aynı zamanda bugünümüzü ve geleceğimizi görüyoruz. Tarih bizim için yalnız geride kalan bir süreç değildir. Tarih bize konuşmaya devam ediyor. Geçmişte yaşananlar bizim bugünümüze ayna tutuyor. Atalarımızın mücadelesi bizim ders aldığımız, yönümüzü belirlediğimiz bir kılavuz özelliği taşımaktadır. Biz Çanakkale’ye baktığımızda bağımsızlığın ne denli önemli olduğunu görüyor ve bugün için de 85 milyonun birlik ve beraberliğinin önemini vurguluyoruz. Çanakkale’de birleşen emperyalist güçler, dünyanın en güçlü orduları karşısında Türk milletinin bağımsızlığından taviz vereceğinin planlarını yapmışlardı. Ancak ne denizde ne karada düşmana geçit vermeyen kahraman ordumuz canını ortaya koyarak tarihin akışını değiştirmiştir. İşte biz bugün Çanakkale’ye baktığımızda denizde ve karada yürütülen bağımsızlık mücadelesini bir adım daha ileriye taşıyarak gökyüzünde de bağımsızlığımızı teminat altına almak için tarihin en önemli çalışmalarını hayata geçirdik ve geçirmeye devam ediyoruz. Çanakkale’deki mücadelemiz aynı zamanda sömürgeci güçler tarafından işgal edilen farklı toplumlara da ilham olmuştur. Aynı şekilde bugün Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye’nin dünyada yaşanan haksızlıklara, zulümlere, işgallere karşı duruşu ilhamını Çanakkale ruhundan almaktadır. Biz dün olduğu gibi bugün de bu emperyal politikalara karşı durmayı ve mazlum milletlerin hakkını korumayı sürdüreceğiz. Tarihimiz ve kültürümüz ait olduğumuz medeniyetimiz, bize ne pahasına olursa olsun zulmün parçası olmamayı öğretmiştir. Dünyada barışın, huzurun ve kardeşliğin güçlenmesi için mücadele vermek, Çanakkale şehitlerimize ve tarihimize karşı en büyük sorumluluklarımızdan biridir. Bu sorumluluk çerçevesinde biz Çanakkale ruhuna sahip çıkmaya, Çanakkale’yi anlatmaya, etnik, dini hiçbir ayrım yapmadan mazlum milletlerin sesi olmaya ve gönül coğrafyalarımızla güçlü ilişkiler kurmaya devam edeceğiz. Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken, Çanakkale Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümünü tekrar tebrik ediyor, 18 Mart Şehitler Günü’nde Anafartalar komutanı Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm kahramanlarımızı rahmetle anıyor, sizleri saygıyla selamlıyorum" diye konuştu.

Yılmaz: "Şehitlerimiz diri olduğu gibi, Çanakkale ruhu da ilk günkü gibi diridir ve hep diri kalacaktır"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da yaptığı konuşmada, " Çanakkale Deniz Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümü vesilesiyle Çanakkale’de bulunmaktan büyük bahtiyarlık duyuyorum. Ramazan ayının kutlu atmosferinde, tarihimizin en şanlı destanlarından biri olan Çanakkale Deniz Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümünü kutluyor, ’ Çanakkale Geçilmez’ sözünü tarihe yazdıran aziz şehitlerimizi, ahirete irtihal etmiş gazilerimizi rahmetle ve tazimle anıyorum. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve tüm silah arkadaşlarını, Çanakkale’de destanlaşan Yahya Çavuşları, Seyit Onbaşıları, cepheye mermi taşıyan anaları minnetle yâd ediyorum. ’Eş hele bir yerleri örten karı; Ot değil onlar dedenin saçları, Dinle: Şehit sesleridir rüzgarı, Durma levend asker uğurlar ola!’ Asırlardır vatan topraklarını mübarek kanlarıyla sulayan bütün şehitlerimize ve bu uğurda mücadele ederken yaralanan gazilerimize şükranlarımı ifade ediyorum. Onların kahramanlık ve fedakârlıkları, milletimizin gönlünde ve hafızasında sonsuza kadar yaşayacaktır. Şehitlerimiz diri olduğu gibi, Çanakkale ruhu da ilk günkü gibi diridir ve hep diri kalacaktır. Kıymetli misafirler, Çanakkale, yalnızca bir muharebe ya da cephe adı değil, milletimizin özgürlük iradesinin tüm dünyaya ilan edildiği, tarihin akışını değiştiren bir milattır. 1914 yılında patlak veren Cihan Harbi, Osmanlı Devleti’ni de içine çekmiş ve dünya genelinde geniş bir cepheye yayılmıştı. Çanakkale, bir savaş alanı olmanın ötesinde, vatanın kalbine yönelmiş bir tehdidin bertaraf edilmesi gereken son savunma hattıydı. Milletimiz için bu mücadele, varlık ile yokluk arasındaki bir sınav olmuştur. 18 Mart 1915’te, İtilaf donanması Çanakkale Boğazı’na saldırmış, ancak Osmanlı ordusu, stratejik savunma hattı, kahraman topçuları ve Nusret Mayın Gemisi’nin döşediği mayınlarla düşmana ağır kayıplar verdirerek geçit vermemiştir. (Bouvet, Irresistible ve Ocean gibi) Dev savaş gemileri, mayınlara çarparak sulara gömülmüş, İtilaf Devletleri geri çekilmek zorunda kalmıştır. Çanakkale Boğazı’nın sularında dalga dalga yükselen milletimizin istiklal azmi, Gelibolu’da bayraklaşmıştır. Ardından Gelibolu Yarımadası’na çıkarma yaparak Osmanlı savunmasını yarmayı planlayan düşman, bu de kez karşılarında ’Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!’ diyerek askerlerine savaşın en büyük fedakârlık emrini veren Mustafa Kemal’i bulmuşlardır. Çanakkale’de kazanılan zafer, ilerleyen yıllarda Kurtuluş Savaşı’nın ilham kaynağı olmuş ve bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atmıştır. Çanakkale, küllerinden doğan bir milletin birlik ve beraberlik ruhunun abideleştiği şanlı zaferler diyarıdır. Çanakkale ruhu, yokluk ve zorluklar karşısında asla yılmamak, bağımsızlık, adalet ve merhametten vazgeçmemektir. Çanakkale ruhunu canlı tutmak, vatanımıza, hürriyetimize ve bizi biz yapan mukaddes değerlere sarsılmaz bağlılığımızı korumaktır" ifadelerine yer verdi.
Bugün de aynı bilinçle, ülkenin bekasına yönelik tehditlere karşı Çanakkale ruhuyla mücadeleyi sürdürdüklerini belirten Yılmaz, "Değerli katılımcılar, geçmişte bu topraklarda verilen istiklal mücadelesi anlaşılmadan, ülkemizin bugün verdiği istikbal mücadelesi de tam olarak kavranamaz. Özellikle gençlerimiz başta olmak üzere tüm vatandaşlarımızın Çanakkale’yi ziyaret etmelerini, bu tarihi mekânları yerinde görerek o ruhu hissetmelerini çok kıymetli görüyoruz. Burada milletimizin ilham ve istikamet kaynağını bulacaksınız. Çanakkale, birlik ve beraberlik içinde hareket ettiğimizde aşamayacağız engel olmadığını gösteren bir kılavuzdur. Milli birlik karşısında emperyalist güçlerin ’tek dişi kalmış canavar’ olarak planlarının bozulduğu er meydanıdır. Çanakkale’de, Sarıkamış’ta, Millî Mücadele’de ve Sakarya’da sergilenen mücadele ruhu, Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan terörle mücadele operasyonlarına, 15 Temmuz’da gösterilen direnişten günümüze kadar aynı kararlılıkla yaşatılmış; şehit ve gazilerimizin kahramanlıkları tarihe altın harflerle yazılmıştır. Milletimizin değerlerine kasteden vesayet odaklarına, milli iradeyi yok sayan darbecilere ve sınırlarımıza terör örgütleriyle dayanan güçlere karşı mücadelemizi yine aynı şuurla sürdürdük. Savunma sanayiinde kendi imkânlarımızla imal edebileceğimiz hiçbir ürünü dışarıdan satın almamak ve yerlilik-millilik oranlarımızı daima yükseğe taşımak idealizmimizin gerisinde de Çanakkale ruhundan aldığımız ilham vardır. Geçmişte yaşanan tecrübeler bize savunma ürünlerinin tasarımında ve üretiminde tam bağımsız bir konuma erişmemizin olmazsa olmaz olduğunu göstermiştir. Bölgesel krizlerin ve jeopolitik gerilimlerin yoğun yaşandığı bir coğrafyada bulunan ülkemiz, bir taraftan küresel güvenlik paradigmasının belirleyicilerinden birisi olmak, diğer taraftan da savunma alanında sürekli teyakkuzda bulunmak durumundadır. Cumhurbaşkanımız liderliğinde Türkiye, güçlü bir siyasi irade ile savunma sanayiinde devrim niteliğinde adımlara imza atmıştır. Geçmişte parasını ödediğimiz halde çeşitli bahanelerle bizden esirgenen savunma sanayii ürünlerini bugün biz başka ülkelere bedeli karşılığı ihraç eden bir konuma yükseldik. Savunma sanayiimiz, yerli ve milli teknolojilerle küresel ölçekte büyük bir atılım gerçekleştirmiş ve bugün dünyanın en büyük 11. savunma sanayii ihracatçısı konumuna ulaşmıştır. Yürütülen bin 100’ü aşkın sayıda proje, yüzde 80 yerlilik oranı, 100 milyar doları aşkın proje hacmi ile gelinen noktada savunma ve havacılık sanayii ihracat rakamımız 2024 yılında, bir önceki yıla göre yüzde 29’luk artışla 7 milyar doları aşmıştır. Böylece tüm zamanların en yüksek satış rakamını elde edilmiş oldu. 2025 Şubat ayında savunma ve havacılık ihracatımız, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 44’lük artış göstererek 300 milyon dolardan 434 milyon dolara yükseldi. Yılın ilk iki ayındaki toplam savunma sanayi ihracatımız ise yüzde 29,6 artışla 816 milyon dolara ulaştı. Savunma sanayiimiz son 10 yıl içinde dünyanın dört bir yanına, farklı coğrafyalarda 185 ülkeye 230 çeşit ürün ihraç etti. Güvenlik güçlerimizin sahip olduğu yüksek operasyonel tecrübe, muharebe kabiliyeti ve teçhizat kapasitesi pek çok ülke tarafından gıpta ile takip edilmektedir Kendi savunma teçhizatı ihtiyaçlarımızı milli imkânlarla karşılamanın yanında dost ve müttefik ülkelerin de ihtiyaçlarına cevap verebilen bir konumdayız. Bu başarı trendi ile, artan ihracat hacmi ve sahada kendini ispat eden sistemlerimizle iki yıl içerisinde 10 milyar dolar rakamını aşarak çift haneli ihracat yapan ülkeler arasında yer alacağımızı değerlendiriyoruz. Değerli misafirler, küresel ölçekte artan jeopolitik gerilimlere rağmen, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde izlenen etkin diplomasi, ülkemizi uluslararası müzakerelerin, barış ve istikrar arayışının önemli bir aktörü hâline getirmiştir. Bugün bir kez daha görülmektedir ki, uluslararası toplumun umutları Türkiye’ye bağlanmış, gözler ülkemize çevrilmiştir. Rusya-Ukrayna savaşının başından bu yana, barışın sağlanması için her türlü diplomatik çabayı gösterdik. Gazze’de yaşanan soykırıma ilk dakikadan itibaren sessiz kalmadık. Suriye’den Kafkasya’ya, Afrika’daki anlaşmazlıklardan Libya iç savaşının çözümüne kadar üstlendiğimiz yapıcı inisiyatif ve çatışmaları önlenme çabası, ülkemizin barışa katkıda bulunma kabiliyetini açıkça ortaya koymuştur. Çanakkale’de yedi düvele karşı nasıl kahramanca mücadele verdiysek, arkasında birçok karanlık odağın bulunduğu terör örgütlerine karşı aynı azim ve inançla mücadelemizi verdik ve veriyoruz. Terörsüz Türkiye hedefiyle Türkiye Yüzyılı’nı huzurun ve kardeşliğin yüzyılı yapmaya kararlıyız. İşte bütün bu adımlar, karşımızdaki sınamalar ne kadar büyük olursa olsun, mücadele azmimizden ve kararlılığımızdan dönmeyeceğimizin göstergesidir. Çünkü biz, tarih boyunca her türlü zorluğu aşmış, birlik ve beraberlik içinde başarıya ulaşmış bir milletiz! Dünyada istikrarın ve refahın teminatı, barışın, adaletin ve karşılıklı iş birliğinin güçlendirilmesidir. Buradan açıkça ifade ediyorum: Terörizmin, ırkçılığın, İslam düşmanlığının ve her türlü nefret akımının panzehiri, adalet ve dayanışma temelinde yükselen ortak bir iradedir. Türkiye olarak biz, bu yüzyılı barışın, huzurun ve kardeşliğin yüzyılı yapmak için iş birliğine hazırız. Daha adaletli bir dünyanın mümkün olduğuna inanıyor ve bunun için diplomasinin tüm imkanlarını kullanıyoruz. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına adım attığımız bu dönemde, tarihimizden aldığımız güçle ülkemizi daha ileriye taşımak için kararlılıkla çalışıyoruz. Büyük ve güçlü Türkiye vizyonuyla, mazlumların umudu, küresel adaletin savunucusu olmaya devam edeceğiz. Bu duygularla Çanakkale Zaferi’nin yıl dönümünü kutluyor, 18 Mart Şehitler Günü’nde bu toprakları bize mukaddes bir vatan olarak emanet eden tüm şehitlerimizi, başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere tüm kahramanlarımızı rahmetle, şükranla anıyorum. Şehitlerimizin ruhları şad, mekânları cennet olsun. Rabbim ülkemizin birliğini, beraberliğini, bütünlüğünü daim etsin. Hepinizi bir kez daha saygıyla, muhabbetle selamlıyor; mübarek Ramazan ayınızı tebrik ediyorum. Allah’a emanet olun" şeklinde konuştu.
Yapılan konuşmaların ardından şehitler için Kur’an-ı Kerim okundu. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş tarafından şehitler için dualar edildi. Şehitlik Defteri imzalandıktan sonra da temsili şehit mezarlıklarına karanfil bırakıldı. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı unsurları Çanakkale Boğazı’nda geçit töreni gerçekleştirdi. Türk Yıldızları’nın Şehitler Abidesi ve Çanakkale Boğazı’ndaki gösteri uçuşu ise hava muhalefeti nedeniyle iptal edildi.

Çanakkale HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve troyhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Asos ve Troya tünelleri bakım ve onarım için trafiğe kapanacak

GÜNDEM (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 07.05.2025 - 18:31, Güncelleme: 08.05.2025 - 07:34
 

Asos ve Troya tünelleri bakım ve onarım için trafiğe kapanacak

Çanakkale’nin Ayvacık ilçesinde yer alan ‘Asos’ ve ‘Troya’ tünelleri, bakım ve onarımları sebebiyle trafiğe kapanacak.
Assos ve Troya tünellerindeki jeftan arızaları nedeniyle D550-05 Çanakkale-İzmir Karayolu KM 31 ve 37 arasında bulunan tünellerde bakım ve onarım çalışmaları gerçekleştirilecek. Tadilat çerçevesinde Edremit istikametinde bulunan tüpler 8 Mayıs Perşembe günü 09.00-18.00 saatlerinde trafiğe kapalı olacak. Çanakkale istikametinde bulunan tüpler ise 9 Mayıs Cuma günü 09.00-18.00 saatleri arasında trafiğe kapalı olacak. Bakım süresince araç trafiği Ayvacık-Küçükkuyu (Kazdağları rampaları, jandarma güzergahı) yolundan sağlanacak.
Çanakkale’nin Ayvacık ilçesinde yer alan ‘Asos’ ve ‘Troya’ tünelleri, bakım ve onarımları sebebiyle trafiğe kapanacak.

Assos ve Troya tünellerindeki jeftan arızaları nedeniyle D550-05 Çanakkale-İzmir Karayolu KM 31 ve 37 arasında bulunan tünellerde bakım ve onarım çalışmaları gerçekleştirilecek. Tadilat çerçevesinde Edremit istikametinde bulunan tüpler 8 Mayıs Perşembe günü 09.00-18.00 saatlerinde trafiğe kapalı olacak. Çanakkale istikametinde bulunan tüpler ise 9 Mayıs Cuma günü 09.00-18.00 saatleri arasında trafiğe kapalı olacak. Bakım süresince araç trafiği Ayvacık-Küçükkuyu (Kazdağları rampaları, jandarma güzergahı) yolundan sağlanacak.

Çanakkale HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve troyhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Asos ve Troya tünelleri bakım ve onarım için trafiğe kapanacak

GÜNDEM (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 07.05.2025 - 18:31, Güncelleme: 08.05.2025 - 07:34
 

Asos ve Troya tünelleri bakım ve onarım için trafiğe kapanacak

Çanakkale’nin Ayvacık ilçesinde yer alan ‘Asos’ ve ‘Troya’ tünelleri, bakım ve onarımları sebebiyle trafiğe kapanacak.
Assos ve Troya tünellerindeki jeftan arızaları nedeniyle D550-05 Çanakkale-İzmir Karayolu KM 31 ve 37 arasında bulunan tünellerde bakım ve onarım çalışmaları gerçekleştirilecek. Tadilat çerçevesinde Edremit istikametinde bulunan tüpler 8 Mayıs Perşembe günü 09.00-18.00 saatlerinde trafiğe kapalı olacak. Çanakkale istikametinde bulunan tüpler ise 9 Mayıs Cuma günü 09.00-18.00 saatleri arasında trafiğe kapalı olacak. Bakım süresince araç trafiği Ayvacık-Küçükkuyu (Kazdağları rampaları, jandarma güzergahı) yolundan sağlanacak.
Çanakkale’nin Ayvacık ilçesinde yer alan ‘Asos’ ve ‘Troya’ tünelleri, bakım ve onarımları sebebiyle trafiğe kapanacak.

Assos ve Troya tünellerindeki jeftan arızaları nedeniyle D550-05 Çanakkale-İzmir Karayolu KM 31 ve 37 arasında bulunan tünellerde bakım ve onarım çalışmaları gerçekleştirilecek. Tadilat çerçevesinde Edremit istikametinde bulunan tüpler 8 Mayıs Perşembe günü 09.00-18.00 saatlerinde trafiğe kapalı olacak. Çanakkale istikametinde bulunan tüpler ise 9 Mayıs Cuma günü 09.00-18.00 saatleri arasında trafiğe kapalı olacak. Bakım süresince araç trafiği Ayvacık-Küçükkuyu (Kazdağları rampaları, jandarma güzergahı) yolundan sağlanacak.

Çanakkale HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve troyhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Vali Toraman: 8 vatandaşımızı kaybettik

ASAYİŞ 10.05.2025 - 16:31, Güncelleme: 10.05.2025 - 23:02
 

Vali Toraman: 8 vatandaşımızı kaybettik

Çanakkale Valisi Dr. Ömer Toraman, yolcu otobüsü ile tomruk yüklü kamyon ve bir de otomobilin karıştığı kazada hayatını kaybedenlerin sayısının 8 olduğunu, kazadan 28 kişinin etkilendiğini açıkladı.
Kaza, saat 13.00 sıralarında Çanakkale-Ezine Karayolundaki bir benzin istasyonu yakınlarında meydana geldi. Yolcu otobüsü tomruk yüklü kamyon ve otomobilin karıştığı kazada 8 kişi hayatını kaybetti. Çok sayıda kişide yaralandı. Olay yerine jandarma, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Yaralılar sağlık ekiplerinin olay yerindeki ilk müdahalelerinin ardından hastanelere sevk edildi. Kaza ile ilgili inceleme başlatıldı. Kaza sonrası olay yerinde inceleme yapan Çanakkale Valisi Dr. Ömer Toraman hayatını kaybedenlerin sayısını 8 olarak açıkladı. Vali Toraman, ekiplerin kazaya derhal müdahale ettiğini ifade ederek, "Olaya Ezine istikametinden Çanakkale istikametine seyir halinde olan tomruk yüklü kamyonun devrilerek karşı yöne geçmesi neden olduğu belli oluyor" dedi. Kazadan 28 kişinin etkilendiğini ifade eden Toraman, "Yaralılar hastaneye sevk edildiler, hastanelerde müdahaleler yapıldı ama maalesef hastanede 3 vatandaşımız hayatını kaybetti. Kazada hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısı 8 oldu. Birkaç vatandaşımızın durumunun kritik olduğu bildirildi" diye konuştu.
Çanakkale Valisi Dr. Ömer Toraman, yolcu otobüsü ile tomruk yüklü kamyon ve bir de otomobilin karıştığı kazada hayatını kaybedenlerin sayısının 8 olduğunu, kazadan 28 kişinin etkilendiğini açıkladı.


Kaza, saat 13.00 sıralarında Çanakkale-Ezine Karayolundaki bir benzin istasyonu yakınlarında meydana geldi. Yolcu otobüsü tomruk yüklü kamyon ve otomobilin karıştığı kazada 8 kişi hayatını kaybetti. Çok sayıda kişide yaralandı.
Olay yerine jandarma, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Yaralılar sağlık ekiplerinin olay yerindeki ilk müdahalelerinin ardından hastanelere sevk edildi. Kaza ile ilgili inceleme başlatıldı. Kaza sonrası olay yerinde inceleme yapan Çanakkale Valisi Dr. Ömer Toraman hayatını kaybedenlerin sayısını 8 olarak açıkladı. Vali Toraman, ekiplerin kazaya derhal müdahale ettiğini ifade ederek, "Olaya Ezine istikametinden Çanakkale istikametine seyir halinde olan tomruk yüklü kamyonun devrilerek karşı yöne geçmesi neden olduğu belli oluyor" dedi. Kazadan 28 kişinin etkilendiğini ifade eden Toraman, "Yaralılar hastaneye sevk edildiler, hastanelerde müdahaleler yapıldı ama maalesef hastanede 3 vatandaşımız hayatını kaybetti. Kazada hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısı 8 oldu. Birkaç vatandaşımızın durumunun kritik olduğu bildirildi" diye konuştu.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve troyhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz:"Çanakkale ruhu ilk gün gibi diridir"

GÜNDEM (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 18.03.2025 - 14:38, Güncelleme: 18.03.2025 - 15:25
 

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz:"Çanakkale ruhu ilk gün gibi diridir"

Çanakkale Deniz Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümü Şehitler Abidesi’nde törenle kutlandı.
Şehitler Abidesi’ndeki 18 Mart Şehitleri Anma ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümü sebebiyle düzenlenen tören saat 12.00’de başladı. Alana iki dev ekran kuruldu. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz helikopterle tören alanına geldi. Törene, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Çanakkale Valisi Ömer Toraman, Gelibolu 2. Kolordu Komutanı Tümgeneral Rasim Yaldız, Amfibi Kolordu Komutanı Tümamiral Serhat Sözbir, Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mustafa Biçen, Çanakkale Belediye Başkanı Av. Muharrem Erkek, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, İl Emniyet Müdürü Kenan Kurt, İl Jandarma Komutanı Jandarma Kıdemli Albay Ersin Aslan, Sahil Güvenlik Çanakkale Grup Komutanı SG. Yarbay Orhan Öğrenci, Avustralya’nın Çanakkale Konsolosu Harry Hall, İngiltere’nin Askeri Ataşe Yardımcısı Nick Mattock, Yeni Zelanda’nın Ankara Büyükelçi Yardımcısı Errin Morriss, İngiltere Askeri Ateşe Asistanı Aaron Graham, Fransa Askeri Ateşe Yardımcısı Hubert Michon, çok sayıda şehit yakını, gazi ve gazi yakınları katıldı. Tören, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına çelenk sunumuyla başladı. Tören, saygı duruşu, saygı atışı ve İstiklal Marşı eşliğinde Türk bayrağının göndere çekilmesiyle devam etti. Türk Silahlı Kuvvetleri adına Gelibolu 2. Kolordu Komutanı Tümgeneral Rasim Yaldız tarafından günün anlam ve önemine binaen gerçekleştirilen konuşmada, "1915 yılında Çanakkale’de yazılan destan sadece Türk milletinin değil insanlık tarihinin en şanlı zaferlerinden biridir. Milletimizin azim ve kararlılığının en güzel örneklerinden olan bu zafer İstiklal Harbimizin, Türkiye Cumhuriyetemizin kuruluşunun temel taşlarından biri olmuştur" dedi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ise, "Türk tarihinin en önemli zaferlerinden biri olan Çanakkale Zaferi’nin 110’uncu yılının kutlu olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bağımsızlığı karakteri haline getirmiş, ’Çanakkale Geçilmez’ diyerek, hayasızca sürdürülen akınlara karşı gövdesini siper eden aziz şehitlerimizi minnetle ve rahmetle anıyorum. İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy, Çanakkale’de, en zor şartlar altında dünyanın en güçlü donanmalarına karşı kahramanca mücadele eden, vatanı uğruna savaşan şehitlerimiz için; ’İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek’ diye yazmıştı. Şükürler olsun milli şairimiz Mehmet Akif haklı çıktı. Bu vatanın evlatları dün olduğu gibi bugün de yarın da asla onurunu çiğnetmeyecektir. Malazgirt’te Sultan Alparslan’ın, İstanbul’da Fatih Sultan Mehmet’in, Çanakkale’de, Milli Mücadele’de şehitlerimizin ve Mustafa Kemal Atatürk’ün emanetine her zaman sahip çıkmaya devam edecektir. Biz tarihe baktığımızda, atalarımızın geçmişte ortaya koyduğu mücadeleyi gördüğümüzde sadece gururlanmıyoruz. Bizi başka toplumlardan ayıran en önemli özelliklerden biri tam da budur. Biz tarihe baktığımızda aynı zamanda bugünümüzü ve geleceğimizi görüyoruz. Tarih bizim için yalnız geride kalan bir süreç değildir. Tarih bize konuşmaya devam ediyor. Geçmişte yaşananlar bizim bugünümüze ayna tutuyor. Atalarımızın mücadelesi bizim ders aldığımız, yönümüzü belirlediğimiz bir kılavuz özelliği taşımaktadır. Biz Çanakkale’ye baktığımızda bağımsızlığın ne denli önemli olduğunu görüyor ve bugün için de 85 milyonun birlik ve beraberliğinin önemini vurguluyoruz. Çanakkale’de birleşen emperyalist güçler, dünyanın en güçlü orduları karşısında Türk milletinin bağımsızlığından taviz vereceğinin planlarını yapmışlardı. Ancak ne denizde ne karada düşmana geçit vermeyen kahraman ordumuz canını ortaya koyarak tarihin akışını değiştirmiştir. İşte biz bugün Çanakkale’ye baktığımızda denizde ve karada yürütülen bağımsızlık mücadelesini bir adım daha ileriye taşıyarak gökyüzünde de bağımsızlığımızı teminat altına almak için tarihin en önemli çalışmalarını hayata geçirdik ve geçirmeye devam ediyoruz. Çanakkale’deki mücadelemiz aynı zamanda sömürgeci güçler tarafından işgal edilen farklı toplumlara da ilham olmuştur. Aynı şekilde bugün Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye’nin dünyada yaşanan haksızlıklara, zulümlere, işgallere karşı duruşu ilhamını Çanakkale ruhundan almaktadır. Biz dün olduğu gibi bugün de bu emperyal politikalara karşı durmayı ve mazlum milletlerin hakkını korumayı sürdüreceğiz. Tarihimiz ve kültürümüz ait olduğumuz medeniyetimiz, bize ne pahasına olursa olsun zulmün parçası olmamayı öğretmiştir. Dünyada barışın, huzurun ve kardeşliğin güçlenmesi için mücadele vermek, Çanakkale şehitlerimize ve tarihimize karşı en büyük sorumluluklarımızdan biridir. Bu sorumluluk çerçevesinde biz Çanakkale ruhuna sahip çıkmaya, Çanakkale’yi anlatmaya, etnik, dini hiçbir ayrım yapmadan mazlum milletlerin sesi olmaya ve gönül coğrafyalarımızla güçlü ilişkiler kurmaya devam edeceğiz. Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken, Çanakkale Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümünü tekrar tebrik ediyor, 18 Mart Şehitler Günü’nde Anafartalar komutanı Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm kahramanlarımızı rahmetle anıyor, sizleri saygıyla selamlıyorum" diye konuştu. Yılmaz: "Şehitlerimiz diri olduğu gibi, Çanakkale ruhu da ilk günkü gibi diridir ve hep diri kalacaktır" Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da yaptığı konuşmada, "Çanakkale Deniz Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümü vesilesiyle Çanakkale’de bulunmaktan büyük bahtiyarlık duyuyorum. Ramazan ayının kutlu atmosferinde, tarihimizin en şanlı destanlarından biri olan Çanakkale Deniz Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümünü kutluyor, ’Çanakkale Geçilmez’ sözünü tarihe yazdıran aziz şehitlerimizi, ahirete irtihal etmiş gazilerimizi rahmetle ve tazimle anıyorum. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve tüm silah arkadaşlarını, Çanakkale’de destanlaşan Yahya Çavuşları, Seyit Onbaşıları, cepheye mermi taşıyan anaları minnetle yâd ediyorum. ’Eş hele bir yerleri örten karı; Ot değil onlar dedenin saçları, Dinle: Şehit sesleridir rüzgarı, Durma levend asker uğurlar ola!’ Asırlardır vatan topraklarını mübarek kanlarıyla sulayan bütün şehitlerimize ve bu uğurda mücadele ederken yaralanan gazilerimize şükranlarımı ifade ediyorum. Onların kahramanlık ve fedakârlıkları, milletimizin gönlünde ve hafızasında sonsuza kadar yaşayacaktır. Şehitlerimiz diri olduğu gibi, Çanakkale ruhu da ilk günkü gibi diridir ve hep diri kalacaktır. Kıymetli misafirler, Çanakkale, yalnızca bir muharebe ya da cephe adı değil, milletimizin özgürlük iradesinin tüm dünyaya ilan edildiği, tarihin akışını değiştiren bir milattır. 1914 yılında patlak veren Cihan Harbi, Osmanlı Devleti’ni de içine çekmiş ve dünya genelinde geniş bir cepheye yayılmıştı. Çanakkale, bir savaş alanı olmanın ötesinde, vatanın kalbine yönelmiş bir tehdidin bertaraf edilmesi gereken son savunma hattıydı. Milletimiz için bu mücadele, varlık ile yokluk arasındaki bir sınav olmuştur. 18 Mart 1915’te, İtilaf donanması Çanakkale Boğazı’na saldırmış, ancak Osmanlı ordusu, stratejik savunma hattı, kahraman topçuları ve Nusret Mayın Gemisi’nin döşediği mayınlarla düşmana ağır kayıplar verdirerek geçit vermemiştir. (Bouvet, Irresistible ve Ocean gibi) Dev savaş gemileri, mayınlara çarparak sulara gömülmüş, İtilaf Devletleri geri çekilmek zorunda kalmıştır. Çanakkale Boğazı’nın sularında dalga dalga yükselen milletimizin istiklal azmi, Gelibolu’da bayraklaşmıştır. Ardından Gelibolu Yarımadası’na çıkarma yaparak Osmanlı savunmasını yarmayı planlayan düşman, bu de kez karşılarında ’Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!’ diyerek askerlerine savaşın en büyük fedakârlık emrini veren Mustafa Kemal’i bulmuşlardır. Çanakkale’de kazanılan zafer, ilerleyen yıllarda Kurtuluş Savaşı’nın ilham kaynağı olmuş ve bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atmıştır. Çanakkale, küllerinden doğan bir milletin birlik ve beraberlik ruhunun abideleştiği şanlı zaferler diyarıdır. Çanakkale ruhu, yokluk ve zorluklar karşısında asla yılmamak, bağımsızlık, adalet ve merhametten vazgeçmemektir. Çanakkale ruhunu canlı tutmak, vatanımıza, hürriyetimize ve bizi biz yapan mukaddes değerlere sarsılmaz bağlılığımızı korumaktır" ifadelerine yer verdi. Bugün de aynı bilinçle, ülkenin bekasına yönelik tehditlere karşı Çanakkale ruhuyla mücadeleyi sürdürdüklerini belirten Yılmaz, "Değerli katılımcılar, geçmişte bu topraklarda verilen istiklal mücadelesi anlaşılmadan, ülkemizin bugün verdiği istikbal mücadelesi de tam olarak kavranamaz. Özellikle gençlerimiz başta olmak üzere tüm vatandaşlarımızın Çanakkale’yi ziyaret etmelerini, bu tarihi mekânları yerinde görerek o ruhu hissetmelerini çok kıymetli görüyoruz. Burada milletimizin ilham ve istikamet kaynağını bulacaksınız. Çanakkale, birlik ve beraberlik içinde hareket ettiğimizde aşamayacağız engel olmadığını gösteren bir kılavuzdur. Milli birlik karşısında emperyalist güçlerin ’tek dişi kalmış canavar’ olarak planlarının bozulduğu er meydanıdır. Çanakkale’de, Sarıkamış’ta, Millî Mücadele’de ve Sakarya’da sergilenen mücadele ruhu, Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan terörle mücadele operasyonlarına, 15 Temmuz’da gösterilen direnişten günümüze kadar aynı kararlılıkla yaşatılmış; şehit ve gazilerimizin kahramanlıkları tarihe altın harflerle yazılmıştır. Milletimizin değerlerine kasteden vesayet odaklarına, milli iradeyi yok sayan darbecilere ve sınırlarımıza terör örgütleriyle dayanan güçlere karşı mücadelemizi yine aynı şuurla sürdürdük. Savunma sanayiinde kendi imkânlarımızla imal edebileceğimiz hiçbir ürünü dışarıdan satın almamak ve yerlilik-millilik oranlarımızı daima yükseğe taşımak idealizmimizin gerisinde de Çanakkale ruhundan aldığımız ilham vardır. Geçmişte yaşanan tecrübeler bize savunma ürünlerinin tasarımında ve üretiminde tam bağımsız bir konuma erişmemizin olmazsa olmaz olduğunu göstermiştir. Bölgesel krizlerin ve jeopolitik gerilimlerin yoğun yaşandığı bir coğrafyada bulunan ülkemiz, bir taraftan küresel güvenlik paradigmasının belirleyicilerinden birisi olmak, diğer taraftan da savunma alanında sürekli teyakkuzda bulunmak durumundadır. Cumhurbaşkanımız liderliğinde Türkiye, güçlü bir siyasi irade ile savunma sanayiinde devrim niteliğinde adımlara imza atmıştır. Geçmişte parasını ödediğimiz halde çeşitli bahanelerle bizden esirgenen savunma sanayii ürünlerini bugün biz başka ülkelere bedeli karşılığı ihraç eden bir konuma yükseldik. Savunma sanayiimiz, yerli ve milli teknolojilerle küresel ölçekte büyük bir atılım gerçekleştirmiş ve bugün dünyanın en büyük 11. savunma sanayii ihracatçısı konumuna ulaşmıştır. Yürütülen bin 100’ü aşkın sayıda proje, yüzde 80 yerlilik oranı, 100 milyar doları aşkın proje hacmi ile gelinen noktada savunma ve havacılık sanayii ihracat rakamımız 2024 yılında, bir önceki yıla göre yüzde 29’luk artışla 7 milyar doları aşmıştır. Böylece tüm zamanların en yüksek satış rakamını elde edilmiş oldu. 2025 Şubat ayında savunma ve havacılık ihracatımız, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 44’lük artış göstererek 300 milyon dolardan 434 milyon dolara yükseldi. Yılın ilk iki ayındaki toplam savunma sanayi ihracatımız ise yüzde 29,6 artışla 816 milyon dolara ulaştı. Savunma sanayiimiz son 10 yıl içinde dünyanın dört bir yanına, farklı coğrafyalarda 185 ülkeye 230 çeşit ürün ihraç etti. Güvenlik güçlerimizin sahip olduğu yüksek operasyonel tecrübe, muharebe kabiliyeti ve teçhizat kapasitesi pek çok ülke tarafından gıpta ile takip edilmektedir Kendi savunma teçhizatı ihtiyaçlarımızı milli imkânlarla karşılamanın yanında dost ve müttefik ülkelerin de ihtiyaçlarına cevap verebilen bir konumdayız. Bu başarı trendi ile, artan ihracat hacmi ve sahada kendini ispat eden sistemlerimizle iki yıl içerisinde 10 milyar dolar rakamını aşarak çift haneli ihracat yapan ülkeler arasında yer alacağımızı değerlendiriyoruz. Değerli misafirler, küresel ölçekte artan jeopolitik gerilimlere rağmen, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde izlenen etkin diplomasi, ülkemizi uluslararası müzakerelerin, barış ve istikrar arayışının önemli bir aktörü hâline getirmiştir. Bugün bir kez daha görülmektedir ki, uluslararası toplumun umutları Türkiye’ye bağlanmış, gözler ülkemize çevrilmiştir. Rusya-Ukrayna savaşının başından bu yana, barışın sağlanması için her türlü diplomatik çabayı gösterdik. Gazze’de yaşanan soykırıma ilk dakikadan itibaren sessiz kalmadık. Suriye’den Kafkasya’ya, Afrika’daki anlaşmazlıklardan Libya iç savaşının çözümüne kadar üstlendiğimiz yapıcı inisiyatif ve çatışmaları önlenme çabası, ülkemizin barışa katkıda bulunma kabiliyetini açıkça ortaya koymuştur. Çanakkale’de yedi düvele karşı nasıl kahramanca mücadele verdiysek, arkasında birçok karanlık odağın bulunduğu terör örgütlerine karşı aynı azim ve inançla mücadelemizi verdik ve veriyoruz. Terörsüz Türkiye hedefiyle Türkiye Yüzyılı’nı huzurun ve kardeşliğin yüzyılı yapmaya kararlıyız. İşte bütün bu adımlar, karşımızdaki sınamalar ne kadar büyük olursa olsun, mücadele azmimizden ve kararlılığımızdan dönmeyeceğimizin göstergesidir. Çünkü biz, tarih boyunca her türlü zorluğu aşmış, birlik ve beraberlik içinde başarıya ulaşmış bir milletiz! Dünyada istikrarın ve refahın teminatı, barışın, adaletin ve karşılıklı iş birliğinin güçlendirilmesidir. Buradan açıkça ifade ediyorum: Terörizmin, ırkçılığın, İslam düşmanlığının ve her türlü nefret akımının panzehiri, adalet ve dayanışma temelinde yükselen ortak bir iradedir. Türkiye olarak biz, bu yüzyılı barışın, huzurun ve kardeşliğin yüzyılı yapmak için iş birliğine hazırız. Daha adaletli bir dünyanın mümkün olduğuna inanıyor ve bunun için diplomasinin tüm imkanlarını kullanıyoruz. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına adım attığımız bu dönemde, tarihimizden aldığımız güçle ülkemizi daha ileriye taşımak için kararlılıkla çalışıyoruz. Büyük ve güçlü Türkiye vizyonuyla, mazlumların umudu, küresel adaletin savunucusu olmaya devam edeceğiz. Bu duygularla Çanakkale Zaferi’nin yıl dönümünü kutluyor, 18 Mart Şehitler Günü’nde bu toprakları bize mukaddes bir vatan olarak emanet eden tüm şehitlerimizi, başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere tüm kahramanlarımızı rahmetle, şükranla anıyorum. Şehitlerimizin ruhları şad, mekânları cennet olsun. Rabbim ülkemizin birliğini, beraberliğini, bütünlüğünü daim etsin. Hepinizi bir kez daha saygıyla, muhabbetle selamlıyor; mübarek Ramazan ayınızı tebrik ediyorum. Allah’a emanet olun" şeklinde konuştu. Yapılan konuşmaların ardından şehitler için Kur’an-ı Kerim okundu. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş tarafından şehitler için dualar edildi. Şehitlik Defteri imzalandıktan sonra da temsili şehit mezarlıklarına karanfil bırakıldı. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı unsurları Çanakkale Boğazı’nda geçit töreni gerçekleştirdi. Türk Yıldızları’nın Şehitler Abidesi ve Çanakkale Boğazı’ndaki gösteri uçuşu ise hava muhalefeti nedeniyle iptal edildi.
Çanakkale Deniz Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümü Şehitler Abidesi’nde törenle kutlandı.

Şehitler Abidesi’ndeki 18 Mart Şehitleri Anma ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümü sebebiyle düzenlenen tören saat 12.00’de başladı. Alana iki dev ekran kuruldu. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz helikopterle tören alanına geldi. Törene, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Çanakkale Valisi Ömer Toraman, Gelibolu 2. Kolordu Komutanı Tümgeneral Rasim Yaldız, Amfibi Kolordu Komutanı Tümamiral Serhat Sözbir, Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mustafa Biçen, Çanakkale Belediye Başkanı Av. Muharrem Erkek, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, İl Emniyet Müdürü Kenan Kurt, İl Jandarma Komutanı Jandarma Kıdemli Albay Ersin Aslan, Sahil Güvenlik Çanakkale Grup Komutanı SG. Yarbay Orhan Öğrenci, Avustralya’nın Çanakkale Konsolosu Harry Hall, İngiltere’nin Askeri Ataşe Yardımcısı Nick Mattock, Yeni Zelanda’nın Ankara Büyükelçi Yardımcısı Errin Morriss, İngiltere Askeri Ateşe Asistanı Aaron Graham, Fransa Askeri Ateşe Yardımcısı Hubert Michon, çok sayıda şehit yakını, gazi ve gazi yakınları katıldı.
Tören, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına çelenk sunumuyla başladı. Tören, saygı duruşu, saygı atışı ve İstiklal Marşı eşliğinde Türk bayrağının göndere çekilmesiyle devam etti.
Türk Silahlı Kuvvetleri adına Gelibolu 2. Kolordu Komutanı Tümgeneral Rasim Yaldız tarafından günün anlam ve önemine binaen gerçekleştirilen konuşmada, "1915 yılında Çanakkale’de yazılan destan sadece Türk milletinin değil insanlık tarihinin en şanlı zaferlerinden biridir. Milletimizin azim ve kararlılığının en güzel örneklerinden olan bu zafer İstiklal Harbimizin, Türkiye Cumhuriyetemizin kuruluşunun temel taşlarından biri olmuştur" dedi.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ise, "Türk tarihinin en önemli zaferlerinden biri olan Çanakkale Zaferi’nin 110’uncu yılının kutlu olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bağımsızlığı karakteri haline getirmiş, ’ Çanakkale Geçilmez’ diyerek, hayasızca sürdürülen akınlara karşı gövdesini siper eden aziz şehitlerimizi minnetle ve rahmetle anıyorum. İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy, Çanakkale’de, en zor şartlar altında dünyanın en güçlü donanmalarına karşı kahramanca mücadele eden, vatanı uğruna savaşan şehitlerimiz için; ’İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek’ diye yazmıştı. Şükürler olsun milli şairimiz Mehmet Akif haklı çıktı. Bu vatanın evlatları dün olduğu gibi bugün de yarın da asla onurunu çiğnetmeyecektir. Malazgirt’te Sultan Alparslan’ın, İstanbul’da Fatih Sultan Mehmet’in, Çanakkale’de, Milli Mücadele’de şehitlerimizin ve Mustafa Kemal Atatürk’ün emanetine her zaman sahip çıkmaya devam edecektir. Biz tarihe baktığımızda, atalarımızın geçmişte ortaya koyduğu mücadeleyi gördüğümüzde sadece gururlanmıyoruz. Bizi başka toplumlardan ayıran en önemli özelliklerden biri tam da budur. Biz tarihe baktığımızda aynı zamanda bugünümüzü ve geleceğimizi görüyoruz. Tarih bizim için yalnız geride kalan bir süreç değildir. Tarih bize konuşmaya devam ediyor. Geçmişte yaşananlar bizim bugünümüze ayna tutuyor. Atalarımızın mücadelesi bizim ders aldığımız, yönümüzü belirlediğimiz bir kılavuz özelliği taşımaktadır. Biz Çanakkale’ye baktığımızda bağımsızlığın ne denli önemli olduğunu görüyor ve bugün için de 85 milyonun birlik ve beraberliğinin önemini vurguluyoruz. Çanakkale’de birleşen emperyalist güçler, dünyanın en güçlü orduları karşısında Türk milletinin bağımsızlığından taviz vereceğinin planlarını yapmışlardı. Ancak ne denizde ne karada düşmana geçit vermeyen kahraman ordumuz canını ortaya koyarak tarihin akışını değiştirmiştir. İşte biz bugün Çanakkale’ye baktığımızda denizde ve karada yürütülen bağımsızlık mücadelesini bir adım daha ileriye taşıyarak gökyüzünde de bağımsızlığımızı teminat altına almak için tarihin en önemli çalışmalarını hayata geçirdik ve geçirmeye devam ediyoruz. Çanakkale’deki mücadelemiz aynı zamanda sömürgeci güçler tarafından işgal edilen farklı toplumlara da ilham olmuştur. Aynı şekilde bugün Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye’nin dünyada yaşanan haksızlıklara, zulümlere, işgallere karşı duruşu ilhamını Çanakkale ruhundan almaktadır. Biz dün olduğu gibi bugün de bu emperyal politikalara karşı durmayı ve mazlum milletlerin hakkını korumayı sürdüreceğiz. Tarihimiz ve kültürümüz ait olduğumuz medeniyetimiz, bize ne pahasına olursa olsun zulmün parçası olmamayı öğretmiştir. Dünyada barışın, huzurun ve kardeşliğin güçlenmesi için mücadele vermek, Çanakkale şehitlerimize ve tarihimize karşı en büyük sorumluluklarımızdan biridir. Bu sorumluluk çerçevesinde biz Çanakkale ruhuna sahip çıkmaya, Çanakkale’yi anlatmaya, etnik, dini hiçbir ayrım yapmadan mazlum milletlerin sesi olmaya ve gönül coğrafyalarımızla güçlü ilişkiler kurmaya devam edeceğiz. Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken, Çanakkale Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümünü tekrar tebrik ediyor, 18 Mart Şehitler Günü’nde Anafartalar komutanı Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm kahramanlarımızı rahmetle anıyor, sizleri saygıyla selamlıyorum" diye konuştu.

Yılmaz: "Şehitlerimiz diri olduğu gibi, Çanakkale ruhu da ilk günkü gibi diridir ve hep diri kalacaktır"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da yaptığı konuşmada, " Çanakkale Deniz Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümü vesilesiyle Çanakkale’de bulunmaktan büyük bahtiyarlık duyuyorum. Ramazan ayının kutlu atmosferinde, tarihimizin en şanlı destanlarından biri olan Çanakkale Deniz Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümünü kutluyor, ’ Çanakkale Geçilmez’ sözünü tarihe yazdıran aziz şehitlerimizi, ahirete irtihal etmiş gazilerimizi rahmetle ve tazimle anıyorum. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve tüm silah arkadaşlarını, Çanakkale’de destanlaşan Yahya Çavuşları, Seyit Onbaşıları, cepheye mermi taşıyan anaları minnetle yâd ediyorum. ’Eş hele bir yerleri örten karı; Ot değil onlar dedenin saçları, Dinle: Şehit sesleridir rüzgarı, Durma levend asker uğurlar ola!’ Asırlardır vatan topraklarını mübarek kanlarıyla sulayan bütün şehitlerimize ve bu uğurda mücadele ederken yaralanan gazilerimize şükranlarımı ifade ediyorum. Onların kahramanlık ve fedakârlıkları, milletimizin gönlünde ve hafızasında sonsuza kadar yaşayacaktır. Şehitlerimiz diri olduğu gibi, Çanakkale ruhu da ilk günkü gibi diridir ve hep diri kalacaktır. Kıymetli misafirler, Çanakkale, yalnızca bir muharebe ya da cephe adı değil, milletimizin özgürlük iradesinin tüm dünyaya ilan edildiği, tarihin akışını değiştiren bir milattır. 1914 yılında patlak veren Cihan Harbi, Osmanlı Devleti’ni de içine çekmiş ve dünya genelinde geniş bir cepheye yayılmıştı. Çanakkale, bir savaş alanı olmanın ötesinde, vatanın kalbine yönelmiş bir tehdidin bertaraf edilmesi gereken son savunma hattıydı. Milletimiz için bu mücadele, varlık ile yokluk arasındaki bir sınav olmuştur. 18 Mart 1915’te, İtilaf donanması Çanakkale Boğazı’na saldırmış, ancak Osmanlı ordusu, stratejik savunma hattı, kahraman topçuları ve Nusret Mayın Gemisi’nin döşediği mayınlarla düşmana ağır kayıplar verdirerek geçit vermemiştir. (Bouvet, Irresistible ve Ocean gibi) Dev savaş gemileri, mayınlara çarparak sulara gömülmüş, İtilaf Devletleri geri çekilmek zorunda kalmıştır. Çanakkale Boğazı’nın sularında dalga dalga yükselen milletimizin istiklal azmi, Gelibolu’da bayraklaşmıştır. Ardından Gelibolu Yarımadası’na çıkarma yaparak Osmanlı savunmasını yarmayı planlayan düşman, bu de kez karşılarında ’Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!’ diyerek askerlerine savaşın en büyük fedakârlık emrini veren Mustafa Kemal’i bulmuşlardır. Çanakkale’de kazanılan zafer, ilerleyen yıllarda Kurtuluş Savaşı’nın ilham kaynağı olmuş ve bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atmıştır. Çanakkale, küllerinden doğan bir milletin birlik ve beraberlik ruhunun abideleştiği şanlı zaferler diyarıdır. Çanakkale ruhu, yokluk ve zorluklar karşısında asla yılmamak, bağımsızlık, adalet ve merhametten vazgeçmemektir. Çanakkale ruhunu canlı tutmak, vatanımıza, hürriyetimize ve bizi biz yapan mukaddes değerlere sarsılmaz bağlılığımızı korumaktır" ifadelerine yer verdi.
Bugün de aynı bilinçle, ülkenin bekasına yönelik tehditlere karşı Çanakkale ruhuyla mücadeleyi sürdürdüklerini belirten Yılmaz, "Değerli katılımcılar, geçmişte bu topraklarda verilen istiklal mücadelesi anlaşılmadan, ülkemizin bugün verdiği istikbal mücadelesi de tam olarak kavranamaz. Özellikle gençlerimiz başta olmak üzere tüm vatandaşlarımızın Çanakkale’yi ziyaret etmelerini, bu tarihi mekânları yerinde görerek o ruhu hissetmelerini çok kıymetli görüyoruz. Burada milletimizin ilham ve istikamet kaynağını bulacaksınız. Çanakkale, birlik ve beraberlik içinde hareket ettiğimizde aşamayacağız engel olmadığını gösteren bir kılavuzdur. Milli birlik karşısında emperyalist güçlerin ’tek dişi kalmış canavar’ olarak planlarının bozulduğu er meydanıdır. Çanakkale’de, Sarıkamış’ta, Millî Mücadele’de ve Sakarya’da sergilenen mücadele ruhu, Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan terörle mücadele operasyonlarına, 15 Temmuz’da gösterilen direnişten günümüze kadar aynı kararlılıkla yaşatılmış; şehit ve gazilerimizin kahramanlıkları tarihe altın harflerle yazılmıştır. Milletimizin değerlerine kasteden vesayet odaklarına, milli iradeyi yok sayan darbecilere ve sınırlarımıza terör örgütleriyle dayanan güçlere karşı mücadelemizi yine aynı şuurla sürdürdük. Savunma sanayiinde kendi imkânlarımızla imal edebileceğimiz hiçbir ürünü dışarıdan satın almamak ve yerlilik-millilik oranlarımızı daima yükseğe taşımak idealizmimizin gerisinde de Çanakkale ruhundan aldığımız ilham vardır. Geçmişte yaşanan tecrübeler bize savunma ürünlerinin tasarımında ve üretiminde tam bağımsız bir konuma erişmemizin olmazsa olmaz olduğunu göstermiştir. Bölgesel krizlerin ve jeopolitik gerilimlerin yoğun yaşandığı bir coğrafyada bulunan ülkemiz, bir taraftan küresel güvenlik paradigmasının belirleyicilerinden birisi olmak, diğer taraftan da savunma alanında sürekli teyakkuzda bulunmak durumundadır. Cumhurbaşkanımız liderliğinde Türkiye, güçlü bir siyasi irade ile savunma sanayiinde devrim niteliğinde adımlara imza atmıştır. Geçmişte parasını ödediğimiz halde çeşitli bahanelerle bizden esirgenen savunma sanayii ürünlerini bugün biz başka ülkelere bedeli karşılığı ihraç eden bir konuma yükseldik. Savunma sanayiimiz, yerli ve milli teknolojilerle küresel ölçekte büyük bir atılım gerçekleştirmiş ve bugün dünyanın en büyük 11. savunma sanayii ihracatçısı konumuna ulaşmıştır. Yürütülen bin 100’ü aşkın sayıda proje, yüzde 80 yerlilik oranı, 100 milyar doları aşkın proje hacmi ile gelinen noktada savunma ve havacılık sanayii ihracat rakamımız 2024 yılında, bir önceki yıla göre yüzde 29’luk artışla 7 milyar doları aşmıştır. Böylece tüm zamanların en yüksek satış rakamını elde edilmiş oldu. 2025 Şubat ayında savunma ve havacılık ihracatımız, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 44’lük artış göstererek 300 milyon dolardan 434 milyon dolara yükseldi. Yılın ilk iki ayındaki toplam savunma sanayi ihracatımız ise yüzde 29,6 artışla 816 milyon dolara ulaştı. Savunma sanayiimiz son 10 yıl içinde dünyanın dört bir yanına, farklı coğrafyalarda 185 ülkeye 230 çeşit ürün ihraç etti. Güvenlik güçlerimizin sahip olduğu yüksek operasyonel tecrübe, muharebe kabiliyeti ve teçhizat kapasitesi pek çok ülke tarafından gıpta ile takip edilmektedir Kendi savunma teçhizatı ihtiyaçlarımızı milli imkânlarla karşılamanın yanında dost ve müttefik ülkelerin de ihtiyaçlarına cevap verebilen bir konumdayız. Bu başarı trendi ile, artan ihracat hacmi ve sahada kendini ispat eden sistemlerimizle iki yıl içerisinde 10 milyar dolar rakamını aşarak çift haneli ihracat yapan ülkeler arasında yer alacağımızı değerlendiriyoruz. Değerli misafirler, küresel ölçekte artan jeopolitik gerilimlere rağmen, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde izlenen etkin diplomasi, ülkemizi uluslararası müzakerelerin, barış ve istikrar arayışının önemli bir aktörü hâline getirmiştir. Bugün bir kez daha görülmektedir ki, uluslararası toplumun umutları Türkiye’ye bağlanmış, gözler ülkemize çevrilmiştir. Rusya-Ukrayna savaşının başından bu yana, barışın sağlanması için her türlü diplomatik çabayı gösterdik. Gazze’de yaşanan soykırıma ilk dakikadan itibaren sessiz kalmadık. Suriye’den Kafkasya’ya, Afrika’daki anlaşmazlıklardan Libya iç savaşının çözümüne kadar üstlendiğimiz yapıcı inisiyatif ve çatışmaları önlenme çabası, ülkemizin barışa katkıda bulunma kabiliyetini açıkça ortaya koymuştur. Çanakkale’de yedi düvele karşı nasıl kahramanca mücadele verdiysek, arkasında birçok karanlık odağın bulunduğu terör örgütlerine karşı aynı azim ve inançla mücadelemizi verdik ve veriyoruz. Terörsüz Türkiye hedefiyle Türkiye Yüzyılı’nı huzurun ve kardeşliğin yüzyılı yapmaya kararlıyız. İşte bütün bu adımlar, karşımızdaki sınamalar ne kadar büyük olursa olsun, mücadele azmimizden ve kararlılığımızdan dönmeyeceğimizin göstergesidir. Çünkü biz, tarih boyunca her türlü zorluğu aşmış, birlik ve beraberlik içinde başarıya ulaşmış bir milletiz! Dünyada istikrarın ve refahın teminatı, barışın, adaletin ve karşılıklı iş birliğinin güçlendirilmesidir. Buradan açıkça ifade ediyorum: Terörizmin, ırkçılığın, İslam düşmanlığının ve her türlü nefret akımının panzehiri, adalet ve dayanışma temelinde yükselen ortak bir iradedir. Türkiye olarak biz, bu yüzyılı barışın, huzurun ve kardeşliğin yüzyılı yapmak için iş birliğine hazırız. Daha adaletli bir dünyanın mümkün olduğuna inanıyor ve bunun için diplomasinin tüm imkanlarını kullanıyoruz. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına adım attığımız bu dönemde, tarihimizden aldığımız güçle ülkemizi daha ileriye taşımak için kararlılıkla çalışıyoruz. Büyük ve güçlü Türkiye vizyonuyla, mazlumların umudu, küresel adaletin savunucusu olmaya devam edeceğiz. Bu duygularla Çanakkale Zaferi’nin yıl dönümünü kutluyor, 18 Mart Şehitler Günü’nde bu toprakları bize mukaddes bir vatan olarak emanet eden tüm şehitlerimizi, başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere tüm kahramanlarımızı rahmetle, şükranla anıyorum. Şehitlerimizin ruhları şad, mekânları cennet olsun. Rabbim ülkemizin birliğini, beraberliğini, bütünlüğünü daim etsin. Hepinizi bir kez daha saygıyla, muhabbetle selamlıyor; mübarek Ramazan ayınızı tebrik ediyorum. Allah’a emanet olun" şeklinde konuştu.
Yapılan konuşmaların ardından şehitler için Kur’an-ı Kerim okundu. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş tarafından şehitler için dualar edildi. Şehitlik Defteri imzalandıktan sonra da temsili şehit mezarlıklarına karanfil bırakıldı. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı unsurları Çanakkale Boğazı’nda geçit töreni gerçekleştirdi. Türk Yıldızları’nın Şehitler Abidesi ve Çanakkale Boğazı’ndaki gösteri uçuşu ise hava muhalefeti nedeniyle iptal edildi.

Çanakkale HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve troyhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Altın Madencileri Derneği Başkanı Hasan Yücel’den ‘İliç Bilirkişi Raporuna’ eleştiri

GÜNDEM (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 31.05.2024 - 19:30, Güncelleme: 31.05.2024 - 23:03
 

Altın Madencileri Derneği Başkanı Hasan Yücel’den ‘İliç Bilirkişi Raporuna’ eleştiri

Altın Madencileri Derneği Başkanı Hasan Yücel, Erzincan’ın İliç ilçesinde yaşanan maden kazasıyla ilgili hazırlanan bilirkişi raporunu eleştirerek, “Rapora bakarsanız kaza, planlama ve proje hatalarına bağlanıyor. Oysa çok iyi bir proje ve plan, inşaat ve işletme sürecinde yanlış kurulabilir. Bu yüzden sadece plan, proje değil; inşaat ve işletme süreçleri de ayrıntılı bir şekilde incelenmeli” dedi.
Altın Madencileri Derneği Başkanı Hasan Yücel, yazılı bir açıklama yaparak, Erzincan’ın İliç ilçesinde bulunan maden sahasında 13 Şubat’ta yaşanan toprak kaymasıyla ilgili başlatılan soruşturma kapsamında hazırlanan bilirkişi raporuna tepki gösterdi. Heyetin akademisyen ağırlıklı oluşturulması ve uygulamada yetkin kişilerin bulunmaması, ortaya çıkan raporun pratik değil teorik ağırlıklı olmasına yol açtığını vurgulayan Yücel, “Madencilik sürekli yaşayan bir organizma gibidir. Oysa İliç’le ilgili bilirkişi heyetinin hazırladığı raporda bu durum gözardı edilmiştir. Kazanın meydana gelmesi, projenin doğru kurulmamasına, kapasite artışına gidilmiş olmasına ve hazırlanan projelerdeki tasarım hatalarının bulunmasına indirgenmiştir. Oysa madencilikle uğraşan herkes bilir ki, olay bu kadar basit değildir. Çünkü planlama ve proje madencilikte ilk evredir. Asıl inşaat ve işletme süreci önemlidir. Çok iyi bir proje ve plan, inşaat ve işletme sürecinde yanlış kurulabilir. Bu yüzden eğer İliç kazasının bütün ayrıntılarıyla aydınlanmasını istiyorsak, sadece plan ve proje değil, inşaat ve işletme süreçlerini de mercek altına almalıyız. İnşaat ve işletme süreçlerini en ince ayrıntısına kadar incelemeliyiz” uyarısında bulundu. "Teori ile pratik birbirine karıştırılıyor" Madencilik alanında çok yetkin isimlerin bulunduğunu ve bu kişilerin İliç’le ilgili inceleme yapmasının bundan sonraki muhtemel kazaların önüne geçmesi noktasında da yardımcı olacağını belirten Yücel, “Sapla samanı, teori ile pratiği birbirine karıştırmamak gerekiyor. Burada görünen o ki, bilirkişi raporunu yazanlar, teori ile pratiği birbirine karıştırmışlar. Madencilik faaliyetinin olmazı ‘proses’ aşaması inşaat faaliyeti gibi değerlendirilmiştir. Oysa madencilikte proses olayı canlı bir organizma gibidir. Dinamik ve sürekli izlenmesi gereken bir yapıdır. Bu prosese ilişkin dataların 24 saat, gece gündüz aralıksız takip edilmesi ve gelen verilerin ışığında gerekli aksiyonların alınması gerekiyor. Bunlar yapılmadığı takdirde arzu etmediğimiz İliç gibi kazaların olması kaçınılmazdır. İliç ile ilgili ‘Bilirkişi Raporu’ incelendiğinde, yukarıdaki madencilik kriterlerinin geçmişi kapsayacak şekilde bilgi, belge, data ve verilerin yeterince incelenmediği görülmektedir. Bu durum bilirkişi raporunun, kamuoyunda oluşan baskının da etkilisiyle, yeterli ve gerekli olan inceleme yapılmadan acele bir şekilde hazırlandığı izlenimine yol açmaktadır” uyarısında bulundu. "Raporla birçok aşama ve süreç geçiştiriliyor" İliç bilirkişi raporunda kazaya neden olabilecek birçok fonksiyonun ölçülemediğine de vurgu yapıldığına dikkat çeken Yücel, “Oysa biliyoruz ki, İliç’teki madenin üretim ve işletim süreçleriyle ilgili birçok unsur şirket tarafından raporlanmıştır. Bu İliç’e özel bir durum da değildir. Bütün madenlerde üretimle ilgili süreçler düzenli olarak raporlanmak zorundadır. Bu raporlar ve teknik detaylar, uzmanlar tarafından toparlanıp, acele edilmeden, sürece yayılarak en ince ayrıntısına kadar değerlendirilmesi gerektiği kanaatini taşıyorum. Aksi takdirde bilirkişi raporu, bu haliyle, birçok aşamanın ve sürecin geçiştirildiği, dokümantasyona dayalı, kısa, ayrıntılardan uzak hazırlandığı izlenimine yol açacaktır” dedi. "En hafif deyimiyle skandaldır" Yücel, bilirkişi raporunda Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporunda imzası bulunan bürokratların kusurlu bulunmasını da eleştirerek, “ÇED Raporları, madencilik faaliyetlerinde ‘planlama’ aşamasında alınır. Bu raporlara onlarca akademisyen de imza atar. Uluslararası ve ulusal kriterler ve mevzuata uygun bir şekilde hazırlanan bu raporları kamunun da onaylaması kadar doğal bir şey olamaz. İliç’le ilgili bilirkişi raporunda, ÇED raporlarına görüş bildiren, ‘bu proje yapılabilir’ diyen uzman ve akademisyenler kusursuz bulunurken, rapora gelen görüşlerin ışığında onay veren kamu bürokrasinin, bu kadar basit bir şekilde kusurlu bulunması en hafif deyimiyle skandaldır” eleştirisinde bulundu. "Data kayıtlarında kazanın izleri mutlaka vardır" İliç’teki madende toprak ve su hareketliliğini ölçmek için kurulan radarların, sensörlerin ve diğer teknik cihaz kayıtlarının geçmişe dönük ayrıntılı bir şekilde incelemesi gerektiğine de dikkat çeken Yücel, “İliç gibi büyük bir madendeki, su ve hava izleme kayıtları, yer hareketliliğini tespit etmek için kurulan sensör ve radar kayıtlarının bu kadar kısa süre içerisinde incelenmesi ve bunların ışığında hükümle ilgili öngörüde bulunulması bizim açımızdan mümkün değildir. Bu veriler bu kadar kısa sürede analiz edilemez. Bu verilerin ve geçmişe yönelik bütün dataların ayrıntılı bir şekilde operasyonel deneyimi olan uzmanlar tarafından incelenmesi gerekiyor. Çünkü madencilikte muhtemel bir kaza mutlaka kendisini belli eder. Öyle veya böyle mutlaka geçmişte bu kazanın izleri vardır. O izleri takip ederek neden böyle bir kaza olduğunun sebeplerine ulaşırsınız. Bu yöntem izlenmeden alelacele rapor yazılması ileride telafisi mümkün olmayan sorunlara yol açabilir” uyarısında bulundu. "Dava madenciliğin geleceğini belirleyecek" Madencilik sektöründe faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları olarak, İliç kazasının idari, teknik ve hukuki olarak objektif bir şekilde incelenip sonuçlarının ortaya konulmasını arzu ettiklerini vurgulayan Yücel, "Bu kazanın sebeplerinin idari, teknik ve hukuki olarak ortaya konulması, bundan sonra böyle elim kazaların önüne geçilmesine vesile olacaktır. O yüzden bu davanın aceleye getirilmeden, kazanın hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde aydınlatılması ve nedenlerinin tespit edilmesi için gerekli incelemelerin ayrıntılı bir şekilde yaptırılmasını yargıdan talep ediyoruz. Bu tür projelerde operasyonel deneyimi olan kişilerin incelemelere dahil edilmesinin yararlı olacağını düşünüyoruz. Kimsenin aklında nokta kadar şüpheye yer bırakmayacak şekilde kaza aydınlatmalıdır. Bu herkesin lehine olan bir şeydir” çağrısında bulundu.
Altın Madencileri Derneği Başkanı Hasan Yücel, Erzincan’ın İliç ilçesinde yaşanan maden kazasıyla ilgili hazırlanan bilirkişi raporunu eleştirerek, “Rapora bakarsanız kaza, planlama ve proje hatalarına bağlanıyor. Oysa çok iyi bir proje ve plan, inşaat ve işletme sürecinde yanlış kurulabilir. Bu yüzden sadece plan, proje değil; inşaat ve işletme süreçleri de ayrıntılı bir şekilde incelenmeli” dedi.

Altın Madencileri Derneği Başkanı Hasan Yücel, yazılı bir açıklama yaparak, Erzincan’ın İliç ilçesinde bulunan maden sahasında 13 Şubat’ta yaşanan toprak kaymasıyla ilgili başlatılan soruşturma kapsamında hazırlanan bilir kişi raporuna tepki gösterdi. Heyetin akademisyen ağırlıklı oluşturulması ve uygulamada yetkin kişilerin bulunmaması, ortaya çıkan raporun pratik değil teorik ağırlıklı olmasına yol açtığını vurgulayan Yücel, “Madencilik sürekli yaşayan bir organizma gibidir. Oysa İliç’le ilgili bilir kişi heyetinin hazırladığı raporda bu durum gözardı edilmiştir. Kazanın meydana gelmesi, projenin doğru kurulmamasına, kapasite artışına gidilmiş olmasına ve hazırlanan projelerdeki tasarım hatalarının bulunmasına indirgenmiştir. Oysa madencilikle uğraşan herkes bilir ki, olay bu kadar basit değildir. Çünkü planlama ve proje madencilikte ilk evredir. Asıl inşaat ve işletme süreci önemlidir. Çok iyi bir proje ve plan, inşaat ve işletme sürecinde yanlış kurulabilir. Bu yüzden eğer İliç kazasının bütün ayrıntılarıyla aydınlanmasını istiyorsak, sadece plan ve proje değil, inşaat ve işletme süreçlerini de mercek altına almalıyız. İnşaat ve işletme süreçlerini en ince ayrıntısına kadar incelemeliyiz” uyarısında bulundu.

"Teori ile pratik birbirine karıştırılıyor"

Madencilik alanında çok yetkin isimlerin bulunduğunu ve bu kişilerin İliç’le ilgili inceleme yapmasının bundan sonraki muhtemel kazaların önüne geçmesi noktasında da yardımcı olacağını belirten Yücel, “Sapla samanı, teori ile pratiği birbirine karıştırmamak gerekiyor. Burada görünen o ki, bilir kişi raporunu yazanlar, teori ile pratiği birbirine karıştırmışlar.

Madencilik faaliyetinin olmazı ‘proses’ aşaması inşaat faaliyeti gibi değerlendirilmiştir. Oysa madencilikte proses olayı canlı bir organizma gibidir. Dinamik ve sürekli izlenmesi gereken bir yapıdır. Bu prosese ilişkin dataların 24 saat, gece gündüz aralıksız takip edilmesi ve gelen verilerin ışığında gerekli aksiyonların alınması gerekiyor. Bunlar yapılmadığı takdirde arzu etmediğimiz İliç gibi kazaların olması kaçınılmazdır. İliç ile ilgili ‘Bilir kişi Raporu’ incelendiğinde, yukarıdaki madencilik kriterlerinin geçmişi kapsayacak şekilde bilgi, belge, data ve verilerin yeterince incelenmediği görülmektedir. Bu durum bilir kişi raporunun, kamuoyunda oluşan baskının da etkilisiyle, yeterli ve gerekli olan inceleme yapılmadan acele bir şekilde hazırlandığı izlenimine yol açmaktadır” uyarısında bulundu.

"Raporla birçok aşama ve süreç geçiştiriliyor"

İliç bilir kişi raporunda kazaya neden olabilecek birçok fonksiyonun ölçülemediğine de vurgu yapıldığına dikkat çeken Yücel, “Oysa biliyoruz ki, İliç’teki madenin üretim ve işletim süreçleriyle ilgili birçok unsur şirket tarafından raporlanmıştır. Bu İliç’e özel bir durum da değildir. Bütün madenlerde üretimle ilgili süreçler düzenli olarak raporlanmak zorundadır. Bu raporlar ve teknik detaylar, uzmanlar tarafından toparlanıp, acele edilmeden, sürece yayılarak en ince ayrıntısına kadar değerlendirilmesi gerektiği kanaatini taşıyorum. Aksi takdirde bilir kişi raporu, bu haliyle, birçok aşamanın ve sürecin geçiştirildiği, dokümantasyona dayalı, kısa, ayrıntılardan uzak hazırlandığı izlenimine yol açacaktır” dedi.

"En hafif deyimiyle skandaldır"

Yücel, bilir kişi raporunda Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporunda imzası bulunan bürokratların kusurlu bulunmasını da eleştirerek, “ÇED Raporları, madencilik faaliyetlerinde ‘planlama’ aşamasında alınır. Bu raporlara onlarca akademisyen de imza atar. Uluslararası ve ulusal kriterler ve mevzuata uygun bir şekilde hazırlanan bu raporları kamunun da onaylaması kadar doğal bir şey olamaz. İliç’le ilgili bilir kişi raporunda, ÇED raporlarına görüş bildiren, ‘bu proje yapılabilir’ diyen uzman ve akademisyenler kusursuz bulunurken, rapora gelen görüşlerin ışığında onay veren kamu bürokrasinin, bu kadar basit bir şekilde kusurlu bulunması en hafif deyimiyle skandaldır” eleştirisinde bulundu.

"Data kayıtlarında kazanın izleri mutlaka vardır"

İliç’teki madende toprak ve su hareketliliğini ölçmek için kurulan radarların, sensörlerin ve diğer teknik cihaz kayıtlarının geçmişe dönük ayrıntılı bir şekilde incelemesi gerektiğine de dikkat çeken Yücel, “ İliç gibi büyük bir madendeki, su ve hava izleme kayıtları, yer hareketliliğini tespit etmek için kurulan sensör ve radar kayıtlarının bu kadar kısa süre içerisinde incelenmesi ve bunların ışığında hükümle ilgili öngörüde bulunulması bizim açımızdan mümkün değildir. Bu veriler bu kadar kısa sürede analiz edilemez. Bu verilerin ve geçmişe yönelik bütün dataların ayrıntılı bir şekilde operasyonel deneyimi olan uzmanlar tarafından incelenmesi gerekiyor. Çünkü madencilikte muhtemel bir kaza mutlaka kendisini belli eder. Öyle veya böyle mutlaka geçmişte bu kazanın izleri vardır. O izleri takip ederek neden böyle bir kaza olduğunun sebeplerine ulaşırsınız. Bu yöntem izlenmeden alelacele rapor yazılması ileride telafisi mümkün olmayan sorunlara yol açabilir” uyarısında bulundu.

"Dava madenciliğin geleceğini belirleyecek"

Madencilik sektöründe faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları olarak, İliç kazasının idari, teknik ve hukuki olarak objektif bir şekilde incelenip sonuçlarının ortaya konulmasını arzu ettiklerini vurgulayan Yücel, "Bu kazanın sebeplerinin idari, teknik ve hukuki olarak ortaya konulması, bundan sonra böyle elim kazaların önüne geçilmesine vesile olacaktır. O yüzden bu davanın aceleye getirilmeden, kazanın hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde aydınlatılması ve nedenlerinin tespit edilmesi için gerekli incelemelerin ayrıntılı bir şekilde yaptırılmasını yargıdan talep ediyoruz. Bu tür projelerde operasyonel deneyimi olan kişilerin incelemelere dahil edilmesinin yararlı olacağını düşünüyoruz. Kimsenin aklında nokta kadar şüpheye yer bırakmayacak şekilde kaza aydınlatmalıdır. Bu herkesin lehine olan bir şeydir” çağrısında bulundu.

Çanakkale HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve troyhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Vali Toraman: 8 vatandaşımızı kaybettik

ASAYİŞ 10.05.2025 - 16:31, Güncelleme: 10.05.2025 - 23:02
 

Vali Toraman: 8 vatandaşımızı kaybettik

Çanakkale Valisi Dr. Ömer Toraman, yolcu otobüsü ile tomruk yüklü kamyon ve bir de otomobilin karıştığı kazada hayatını kaybedenlerin sayısının 8 olduğunu, kazadan 28 kişinin etkilendiğini açıkladı.
Kaza, saat 13.00 sıralarında Çanakkale-Ezine Karayolundaki bir benzin istasyonu yakınlarında meydana geldi. Yolcu otobüsü tomruk yüklü kamyon ve otomobilin karıştığı kazada 8 kişi hayatını kaybetti. Çok sayıda kişide yaralandı. Olay yerine jandarma, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Yaralılar sağlık ekiplerinin olay yerindeki ilk müdahalelerinin ardından hastanelere sevk edildi. Kaza ile ilgili inceleme başlatıldı. Kaza sonrası olay yerinde inceleme yapan Çanakkale Valisi Dr. Ömer Toraman hayatını kaybedenlerin sayısını 8 olarak açıkladı. Vali Toraman, ekiplerin kazaya derhal müdahale ettiğini ifade ederek, "Olaya Ezine istikametinden Çanakkale istikametine seyir halinde olan tomruk yüklü kamyonun devrilerek karşı yöne geçmesi neden olduğu belli oluyor" dedi. Kazadan 28 kişinin etkilendiğini ifade eden Toraman, "Yaralılar hastaneye sevk edildiler, hastanelerde müdahaleler yapıldı ama maalesef hastanede 3 vatandaşımız hayatını kaybetti. Kazada hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısı 8 oldu. Birkaç vatandaşımızın durumunun kritik olduğu bildirildi" diye konuştu.
Çanakkale Valisi Dr. Ömer Toraman, yolcu otobüsü ile tomruk yüklü kamyon ve bir de otomobilin karıştığı kazada hayatını kaybedenlerin sayısının 8 olduğunu, kazadan 28 kişinin etkilendiğini açıkladı.


Kaza, saat 13.00 sıralarında Çanakkale-Ezine Karayolundaki bir benzin istasyonu yakınlarında meydana geldi. Yolcu otobüsü tomruk yüklü kamyon ve otomobilin karıştığı kazada 8 kişi hayatını kaybetti. Çok sayıda kişide yaralandı.
Olay yerine jandarma, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Yaralılar sağlık ekiplerinin olay yerindeki ilk müdahalelerinin ardından hastanelere sevk edildi. Kaza ile ilgili inceleme başlatıldı. Kaza sonrası olay yerinde inceleme yapan Çanakkale Valisi Dr. Ömer Toraman hayatını kaybedenlerin sayısını 8 olarak açıkladı. Vali Toraman, ekiplerin kazaya derhal müdahale ettiğini ifade ederek, "Olaya Ezine istikametinden Çanakkale istikametine seyir halinde olan tomruk yüklü kamyonun devrilerek karşı yöne geçmesi neden olduğu belli oluyor" dedi. Kazadan 28 kişinin etkilendiğini ifade eden Toraman, "Yaralılar hastaneye sevk edildiler, hastanelerde müdahaleler yapıldı ama maalesef hastanede 3 vatandaşımız hayatını kaybetti. Kazada hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısı 8 oldu. Birkaç vatandaşımızın durumunun kritik olduğu bildirildi" diye konuştu.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve troyhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Çanakkale’de otobüs ile motosikletin karıştığı kazada hayatını kaybeden Mert Gül son yolculuğuna uğurlandı

GÜNDEM (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 23.12.2024 - 16:47, Güncelleme: 23.12.2024 - 15:19
 

Çanakkale’de otobüs ile motosikletin karıştığı kazada hayatını kaybeden Mert Gül son yolculuğuna uğurlandı

Çanakkale’de otobüs ile motosikletin karıştığı kazada hayatını kaybeden Mert Gül son yolculuğuna uğurlandı
Çanakkale’nin Çan ilçesinde otobüs ile motosikletin karıştığı kazada hayatını kaybeden Mert Gül, son yolculuğuna uğurlandı.Kaza, dün akşam saat 22.45 sıralarında Çan-Biga kara yolunda meydana geldi. 17 AH 876 plakalı otobüse, 17 AGE 096 plakalı motosikletin arkadan çarpması sonucu meydana gelen kazada, motosiklette bulunan 17 yaşındaki Mert Gül olay yerinde hayatını kaybetti. Gül için öğle namazını müteakip Çan Muhammed Camii’nde cenaze töreni düzenlendi. İlçe Müftüsü Mustafa Ekin’in kıldırdığı cenaze namazının ardından Mert Gül’ün cenazesi Çan Şehir Mezarlığına defnedildi.
Çanakkale’de otobüs ile motosikletin karıştığı kazada hayatını kaybeden Mert Gül son yolculuğuna uğurlandı
Çanakkale’nin Çan ilçesinde otobüs ile motosikletin karıştığı kazada hayatını kaybeden Mert Gül, son yolculuğuna uğurlandı.
Kaza, dün akşam saat 22.45 sıralarında Çan-Biga kara yolunda meydana geldi. 17 AH 876 plakalı otobüse, 17 AGE 096 plakalı motosikletin arkadan çarpması sonucu meydana gelen kazada, motosiklette bulunan 17 yaşındaki Mert Gül olay yerinde hayatını kaybetti. Gül için öğle namazını müteakip Çan Muhammed Camii’nde cenaze töreni düzenlendi. İlçe Müftüsü Mustafa Ekin’in kıldırdığı cenaze namazının ardından Mert Gül’ün cenazesi Çan Şehir Mezarlığına defnedildi.

Çanakkale HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve troyhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.