Makam doldurmak için değil, insanların hayatını kolaylaştırmak için buradayım

GÜNDEM 15.09.2023 - 12:53, Güncelleme: 15.09.2023 - 12:53
 

Makam doldurmak için değil, insanların hayatını kolaylaştırmak için buradayım

Evreşe Belediye Başkanı Ali Kamil Soyuak, bölgenin parlayan yıldızı Evreşe’nin gelişimini Gazeteci Adem Metan’a anlattı. Belediye Başkanlığını, makam doldurmak için değil, insanların hayatlarını kolaylaştırmak için yaptığını söyleyen Soyuak, Gelibolu’yu da aynı misyon ve vizyonla marka şehir haline getirmek istediğini söyledi.

Gazeteci Adem Metan’ın youtube kanalında yayınlanan bir söyleşiye katılan Evreşe Belediye Başkanı Ali Kamil Soyuak, yaptığı çalışmaları ve gelecek planlarını anlattı. Belediye Başkanlığına hizmet üretmek için talip olduğunu ve 3 dönem büyük bir oyla seçildiğini hatırlatan Soyuak, benzer çalışmaları Gelibolu için de yapmak istediğini anlattı. İşte o röportajdan satır başları; Sizi AK Parti'den belediye başkanı adayı yapan şey neydi? Hizmet üretmek. Çünkü bir hayaliniz varsa buna bir emek vereceksiniz. Bunun da sonuca gitmiş olması gerekiyor, hizmete dönüşmesi gerekiyor. Benim, hizmet adına baktığımızda karşılığı olduğunu düşündüğüm tek bir yer varsa o da AK Parti olduğunu biliyordum. Mesela benim o gücümü o dönemler gördüler diğer partiler. MHP kapıdan ‘lütfen ne olur bizle beraber çalış.’ CHP ‘lütfen adayımız ol.’ noktasında o dönem. 2009 yılında çok oldu ama ben dönüp AK Partide olmak istedim. Çünkü sonuçların buraya geleceğini biliyordum. Bu başarı hikayesinin buraya gelinmesini tek bir yolun AK Parti belediyeciliği ile de tanışırsak, tanıştırırsak olabileceğini biliyordum. Ve bugün itibariyle sanırım o başarıyı o birliktelik sayesinde oluşturduk.   Niyetimizi bölgeye anlatamadık Trakya zor bir yerdir. AK Parti siyasetine zor bir yeridir.  Çünkü herkesin bir yaşam tarzı var ya da hayata bakış tarzı var. Bütün partilerde uyumlu olmak zorunda değiliz. Bu bölge biraz uyumlu değildir. AK Parti'nin kendi ortalama yapısına ya da hayat felsefesine. Ya da öyle hisseder. Esasında öyle değildir. Ve biz bunu yanlış anlatıyoruz. Bölgeye anlatamıyoruz daha doğrusu. Bizim niyetimizi, bizim ne yapmak istediğimizi bölgeye anlatamadık bir türlü. Anlatabilmenin en iyi örneği benim. Yani şunun adına söylüyorum; %70'te kazandım, %60'da kazandım. 3 dönemdir. En son girdiğim seçimde de %60'da kazandım. Eğer isterseniz, anlatabilirseniz, ne kadar karşınızdaki aynı görüşte olmasa da, sizinle aynı hayat görüşünde olmasa da, sizin samimiyetinizi hissedebiliyor. Yani onun için çalışacağınızı anlıyor. Onun için çalışacağını anlattığınızda, sizin hangi partide olduğunuza bakmıyor. Size güveniyor, Size inanıyor ve size oyunu veriyor. Bizim bölgede muhakkak, eğer değişim yapmak istiyorsak, bunu haddimi aşarak -hoşuma gitmiyor bunu söyleyeyim mi- böyle örneklerin, bizim gibi örneklerin muhakkak burada çoğaltılması gerekiyor.   Seçmen yapmacık tavırları anlıyor Galiba şöyle bir şey var siyasette. Bir seçmen kendine benzeyene o veriyor. Dayatana değil. Ne kadar kendine benzediğini hissederse, o seçmen gidip o adaya, o kişiye, o partiye oy veriyor. Siz seçmeni kendinize benzetmeye çalışırsanız, bu yüzyıllarca zaman alır. Ama siz seçmelere benzerseniz, tabi benzemek derken yapmacık bir benzemekten bahsetmiyorum. Onu da algılıyor. Yani seçmenin farkı şu; Seçmen sizin testi olduğunuzu biliyor. Dışarıya ne sızdırdığınızı da görüyor. O yüzden seçmene samimi, içten, onlar gibi bir olduğunuzu hissederseniz, hissettirirseniz ve bunu hizmetle de tamamlarsanız, onun için burada olduğunuzu, onun için burada çalışacağınızı ve çalışmak istediğinizi anlatırsanız, seçmen buna karşılık veriyor. Bu bölge daha da önemli. Kazanılması gereken en önemli bölge bence. AK Parti'den baktığınızda, bunu samimiyetle de söylüyorum, kazanılması en önemli bölge. AK Parti'nin kendi vizyonunu anlatabileceği en değerli yer esasında. En kolay anlatabileceği yer. Yalnızca doğru örneklemelerle yol gitmemenin acısını ve sıkıntısını yaşıyoruz. Eğer  yapılabilirse hani dünyaya bir şey göstermek istiyorsak, dünyaya bir şey anlatmak istiyorsak, bence en önemli bölge bu insanlar, bu topraklar.    İnsanların hayatını kolaylaştırdığınız gün Belediye Başkanısınız 2009 yılında çok kötü bir belediye aldığımı söyledim. Çok borçlu bir belediye aldım. 600 bin lira bütçesi olan. 1.4 milyon TL borcu olan bir belediye. Şimdi bu yıl gerçekleşecek bütçeyi söyleyeyim size;  75 milyon TL. Borcum yok. Kaynak üretmeyi bildik. Kaynak oluşturmayı sağladık. Bir de tekrar söylüyorum, ben niye Belediye Başkanı olduğunu biliyorum. Neden burada olduğunu biliyorum. Bir makam doldurmak için değil, ben insanların hayatlarını kolaylaştırmak için buradayım. Her zaman bunu söylerim. Bir Belediye Başkanı, yol yapınca Belediye Başkanı olmaz. Alt yapı yapınca Belediye Başkanı olmaz. Zaten o Belediye Başkanının görevidir. Onun için maaş alıyordur. Yani bunu yaptığı yere kendisini toplumda teveccüh beklemesinin, bununla ilgili bir oy beklemesinin bir anlamı yoktur.  Esas Belediye Başkanı olduğunuz gün, insanların hayatlarını kolaylaştırdığınız, hayatın kendisinin içinde olduğunuz, insanın hayatlarını renklendirdiğiniz ve onları önemsediğiniz an belediye başkanısınız. Ben bunu yaptım. İnsanların hayatlarını kolaylaştırdım. İnsanların hayatlarının içinde olduk. Onların acılarının içinde olduk, onların mutlulukların tam ortasında. Başka biri değil.    Niye bu hikayeyi Gelibolu'ya taşımayalım? Gelip bana deseniz ki ‘Gelibolu belediye başkan adayı olmak ister misiniz?’ Buna hayır demem. Çünkü böyle denize bir taş atarsanız halka büyür ya, o halkayı büyütmek istiyorum.  Gallipoli dediğimiz bir şehir. Dünyanın bildiği bir şehir. Türkiye'nin tarihinin yazıldığı bir şehir. Şimdi biz de, Cumhurbaşkanımız bir tarih yazıyor. Cumhurbaşkanımız İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu günden bugüne kadar tarih yazıyor. Herkes hissediyor bunu, her alanda hissediyoruz. Düşünsenize 100 yıl önce burada bir tarih yazılmış. Hadi gelin yeniden bir tarih yazalım burada. Ve Cumhurbaşkanımıza bu tarihi hediye edelim. Daha önemlisi, eğer hani bir yerde, bir ilçede bir şeyleri değiştirmeye kalksanız, bunu dünyaya mal edemezsiniz. Hatta daha da abartayım işi, bir ilde, bir büyük şehirde, bir değişim yapmaya kalksanız, bunu bütün dünyaya anlatmakta, göstermekte, hissettirmekte zorlanabilirsiniz.  ‘Türkiye'nin değişen yüzünü gördünüz mü?’ noktasında. Ama Gallipoli öyle değil. Gallipoli’yi değiştirirseniz, onu marka haline getirirseniz, bütün dünyaya ‘bak biz böyleyiz’ diyebilirsiniz. Bütün dünyada bunu alır. Çünkü markası olan bir yer. Çünkü dünya tarafından bilinen bir kent ve o kadar hazır ki. Şunu şöyle söyleyebilirim, küçük bir beldeyim ben. Şu an itibariyle Gelibolu'da ne yoksa Evreşe’de hepsi var. Kapalı Pazar yerinden, ücretsiz kreşten, ücretsiz internetten, ucuz ekmekten, ucuz etten.. Aklına gelen ne varsa. O yüzden eğer bu hikaye olabiliyorsa burada, niye Gelibolu’da olmasın. Bu hikaye burada yazılabiliyorsa, niye Gelibolu’da yazılmasın. Bakın bunu iddialı söylüyorum. Nasıl Cumhurbaşkanımız bir İstanbul'u değiştirince Türkiye'yi değiştirme hikayesini yazabilmişse, bir belde değişirse, ilçe değişir. İlçe değişirse, il değişir. Bir il değişirse tüm ülke değişir. Bunun en güzel örneği Cumhurbaşkanımız. Niye burada olmasın? Niye biz bu hikayeyi burada yazamayalım? Niye bu hikayeyi Gelibolu'ya taşımayalım ve herkesin, daha fazla İnsanların, bu hikayenin sonucunda yararlanabileceği, mutlu olabileceği güzel bir kent oluşturmayalım. Bunun derdindeyim.     Gelibolu’ya bakınca tepinesim geliyor Evreşe’de, Gelibolu'nun kenarında bir belde Belediyesi olarak Gelibolu'yu seyrettiğimde, burada tepinesim geliyor. Niye Allah'ım orası da değişemiyor, gelişemiyor? Bakın bu kadar her şey hazırken, bu kadar her şey varken, neden herkes bu bedeli ödüyor noktasında benim canım yanıyor. Benim derdim bu. Ben bu insanlarla bu kaderi paylaşmak istiyorum. Bölgede her şeyi değiştirmek istiyorum.  Diyorum ya buradan, Gelibolu'dayız, bir gün inşallah Çanakkale'deyiz. Çanakkale'nin de aynı şekilde ihtiyacı var. Yani Gelibolu için ne söylenebiliyorsa, aynı şey Çanakkale için de söylenebilir. O yüzden değişmesini çok istiyoruz. Cumhurbaşkanımız bu ülkeyi geleceğini değiştirdi. Çocuklarımızın geleceğini değiştirdi. Kentlerin,  ilçeleri, beldeleriyle geleceğini değiştirdi. Biz de o bize verilen vizyon, misyon ve ev ödevi diyelim buna, ben de Gelibolu'yu değiştirmek istiyorum. Ben de Gelibolu'yu, Sayın Cumhurbaşkanımız İstanbul’u yeniden nasıl değiştirebilmişse, bunun gururunu yaşıyorsa, ben de Gelibolu'yu değiştirip aynı vizyonda ben de gurur duymak istiyorum. Ve bunu, değişen Gelibolu’yu da, bu kadar emek vermiş, ülkeye bu kadar katkıda bulunmuş Cumhurbaşkanımıza hediye etmek istiyorum. Bence Geliboluların açısından değerlendirdiğinizde, hizmete aç şu an Gelibolu. Ak Parti belediyeciliğiyle, AK Parti vizyonuyla Gelibolu ile tanıştırmak istiyorum. Bakın çok şey değişecek. Bakın şu an baktığınızda CHP'nin gerisinde olduğumuz oy oranları nasıl Evreşe’de CHP'nin üstüne çıkmışsa, Gelibolu'da CHP'nin üstüne çıktığı anlar olacak. Çünkü insanlar hizmetle tanıştıklarında o şeyleri yıkmaya başlıyorlar. Surlarını, sınırlarını yıkmaya başlıyorlar. İnanın bütün sınırlar ve surlar yıkılacak ve artık amacın hizmet olduğunu, derdimizin hizmet olduğunu, başka bir derdimizin olmadığını, gizli bir ajandamızın olmadığını insanlar gördükçe, inanın bize doğru koşacaklar. O yüzden hem Gelibolu’nun, AK Partiyle, AK Parti belediyeciliği ile tanıştırıldığı hem de  bizim de hizmet vererek insanların hayatını kolaylaştırdığımız bir Gelibolu derdindeyim.  
Evreşe Belediye Başkanı Ali Kamil Soyuak, bölgenin parlayan yıldızı Evreşe’nin gelişimini Gazeteci Adem Metan’a anlattı. Belediye Başkanlığını, makam doldurmak için değil, insanların hayatlarını kolaylaştırmak için yaptığını söyleyen Soyuak, Gelibolu’yu da aynı misyon ve vizyonla marka şehir haline getirmek istediğini söyledi.

Gazeteci Adem Metan’ın youtube kanalında yayınlanan bir söyleşiye katılan Evreşe Belediye Başkanı Ali Kamil Soyuak, yaptığı çalışmaları ve gelecek planlarını anlattı. Belediye Başkanlığına hizmet üretmek için talip olduğunu ve 3 dönem büyük bir oyla seçildiğini hatırlatan Soyuak, benzer çalışmaları Gelibolu için de yapmak istediğini anlattı.

İşte o röportajdan satır başları;

Sizi AK Parti'den belediye başkanı adayı yapan şey neydi?

Hizmet üretmek. Çünkü bir hayaliniz varsa buna bir emek vereceksiniz. Bunun da sonuca gitmiş olması gerekiyor, hizmete dönüşmesi gerekiyor. Benim, hizmet adına baktığımızda karşılığı olduğunu düşündüğüm tek bir yer varsa o da AK Parti olduğunu biliyordum. Mesela benim o gücümü o dönemler gördüler diğer partiler. MHP kapıdan ‘lütfen ne olur bizle beraber çalış.’ CHP ‘lütfen adayımız ol.’ noktasında o dönem. 2009 yılında çok oldu ama ben dönüp AK Partide olmak istedim. Çünkü sonuçların buraya geleceğini biliyordum. Bu başarı hikayesinin buraya gelinmesini tek bir yolun AK Parti belediyeciliği ile de tanışırsak, tanıştırırsak olabileceğini biliyordum. Ve bugün itibariyle sanırım o başarıyı o birliktelik sayesinde oluşturduk.

 

Niyetimizi bölgeye anlatamadık

Trakya zor bir yerdir. AK Parti siyasetine zor bir yeridir.  Çünkü herkesin bir yaşam tarzı var ya da hayata bakış tarzı var. Bütün partilerde uyumlu olmak zorunda değiliz. Bu bölge biraz uyumlu değildir. AK Parti'nin kendi ortalama yapısına ya da hayat felsefesine. Ya da öyle hisseder. Esasında öyle değildir. Ve biz bunu yanlış anlatıyoruz. Bölgeye anlatamıyoruz daha doğrusu. Bizim niyetimizi, bizim ne yapmak istediğimizi bölgeye anlatamadık bir türlü. Anlatabilmenin en iyi örneği benim. Yani şunun adına söylüyorum; %70'te kazandım, %60'da kazandım. 3 dönemdir. En son girdiğim seçimde de %60'da kazandım. Eğer isterseniz, anlatabilirseniz, ne kadar karşınızdaki aynı görüşte olmasa da, sizinle aynı hayat görüşünde olmasa da, sizin samimiyetinizi hissedebiliyor. Yani onun için çalışacağınızı anlıyor. Onun için çalışacağını anlattığınızda, sizin hangi partide olduğunuza bakmıyor. Size güveniyor, Size inanıyor ve size oyunu veriyor. Bizim bölgede muhakkak, eğer değişim yapmak istiyorsak, bunu haddimi aşarak -hoşuma gitmiyor bunu söyleyeyim mi- böyle örneklerin, bizim gibi örneklerin muhakkak burada çoğaltılması gerekiyor.

 

Seçmen yapmacık tavırları anlıyor

Galiba şöyle bir şey var siyasette. Bir seçmen kendine benzeyene o veriyor. Dayatana değil. Ne kadar kendine benzediğini hissederse, o seçmen gidip o adaya, o kişiye, o partiye oy veriyor. Siz seçmeni kendinize benzetmeye çalışırsanız, bu yüzyıllarca zaman alır. Ama siz seçmelere benzerseniz, tabi benzemek derken yapmacık bir benzemekten bahsetmiyorum. Onu da algılıyor. Yani seçmenin farkı şu; Seçmen sizin testi olduğunuzu biliyor. Dışarıya ne sızdırdığınızı da görüyor. O yüzden seçmene samimi, içten, onlar gibi bir olduğunuzu hissederseniz, hissettirirseniz ve bunu hizmetle de tamamlarsanız, onun için burada olduğunuzu, onun için burada çalışacağınızı ve çalışmak istediğinizi anlatırsanız, seçmen buna karşılık veriyor.

Bu bölge daha da önemli. Kazanılması gereken en önemli bölge bence. AK Parti'den baktığınızda, bunu samimiyetle de söylüyorum, kazanılması en önemli bölge. AK Parti'nin kendi vizyonunu anlatabileceği en değerli yer esasında. En kolay anlatabileceği yer. Yalnızca doğru örneklemelerle yol gitmemenin acısını ve sıkıntısını yaşıyoruz. Eğer  yapılabilirse hani dünyaya bir şey göstermek istiyorsak, dünyaya bir şey anlatmak istiyorsak, bence en önemli bölge bu insanlar, bu topraklar. 

 

İnsanların hayatını kolaylaştırdığınız gün Belediye Başkanısınız

2009 yılında çok kötü bir belediye aldığımı söyledim. Çok borçlu bir belediye aldım. 600 bin lira bütçesi olan. 1.4 milyon TL borcu olan bir belediye. Şimdi bu yıl gerçekleşecek bütçeyi söyleyeyim size;  75 milyon TL. Borcum yok. Kaynak üretmeyi bildik. Kaynak oluşturmayı sağladık. Bir de tekrar söylüyorum, ben niye Belediye Başkanı olduğunu biliyorum. Neden burada olduğunu biliyorum. Bir makam doldurmak için değil, ben insanların hayatlarını kolaylaştırmak için buradayım. Her zaman bunu söylerim. Bir Belediye Başkanı, yol yapınca Belediye Başkanı olmaz. Alt yapı yapınca Belediye Başkanı olmaz. Zaten o Belediye Başkanının görevidir. Onun için maaş alıyordur. Yani bunu yaptığı yere kendisini toplumda teveccüh beklemesinin, bununla ilgili bir oy beklemesinin bir anlamı yoktur.  Esas Belediye Başkanı olduğunuz gün, insanların hayatlarını kolaylaştırdığınız, hayatın kendisinin içinde olduğunuz, insanın hayatlarını renklendirdiğiniz ve onları önemsediğiniz an belediye başkanısınız. Ben bunu yaptım. İnsanların hayatlarını kolaylaştırdım. İnsanların hayatlarının içinde olduk. Onların acılarının içinde olduk, onların mutlulukların tam ortasında. Başka biri değil. 

 

Niye bu hikayeyi Gelibolu'ya taşımayalım?

Gelip bana deseniz ki ‘Gelibolu belediye başkan adayı olmak ister misiniz?’ Buna hayır demem. Çünkü böyle denize bir taş atarsanız halka büyür ya, o halkayı büyütmek istiyorum.  Gallipoli dediğimiz bir şehir. Dünyanın bildiği bir şehir. Türkiye'nin tarihinin yazıldığı bir şehir. Şimdi biz de, Cumhurbaşkanımız bir tarih yazıyor. Cumhurbaşkanımız İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu günden bugüne kadar tarih yazıyor. Herkes hissediyor bunu, her alanda hissediyoruz. Düşünsenize 100 yıl önce burada bir tarih yazılmış. Hadi gelin yeniden bir tarih yazalım burada. Ve Cumhurbaşkanımıza bu tarihi hediye edelim. Daha önemlisi, eğer hani bir yerde, bir ilçede bir şeyleri değiştirmeye kalksanız, bunu dünyaya mal edemezsiniz. Hatta daha da abartayım işi, bir ilde, bir büyük şehirde, bir değişim yapmaya kalksanız, bunu bütün dünyaya anlatmakta, göstermekte, hissettirmekte zorlanabilirsiniz.  ‘Türkiye'nin değişen yüzünü gördünüz mü?’ noktasında. Ama Gallipoli öyle değil. Gallipoli’yi değiştirirseniz, onu marka haline getirirseniz, bütün dünyaya ‘bak biz böyleyiz’ diyebilirsiniz. Bütün dünyada bunu alır. Çünkü markası olan bir yer. Çünkü dünya tarafından bilinen bir kent ve o kadar hazır ki. Şunu şöyle söyleyebilirim, küçük bir beldeyim ben. Şu an itibariyle Gelibolu'da ne yoksa Evreşe’de hepsi var. Kapalı Pazar yerinden, ücretsiz kreşten, ücretsiz internetten, ucuz ekmekten, ucuz etten.. Aklına gelen ne varsa. O yüzden eğer bu hikaye olabiliyorsa burada, niye Gelibolu’da olmasın. Bu hikaye burada yazılabiliyorsa, niye Gelibolu’da yazılmasın. Bakın bunu iddialı söylüyorum. Nasıl Cumhurbaşkanımız bir İstanbul'u değiştirince Türkiye'yi değiştirme hikayesini yazabilmişse, bir belde değişirse, ilçe değişir. İlçe değişirse, il değişir. Bir il değişirse tüm ülke değişir. Bunun en güzel örneği Cumhurbaşkanımız. Niye burada olmasın? Niye biz bu hikayeyi burada yazamayalım? Niye bu hikayeyi Gelibolu'ya taşımayalım ve herkesin, daha fazla İnsanların, bu hikayenin sonucunda yararlanabileceği, mutlu olabileceği güzel bir kent oluşturmayalım. Bunun derdindeyim.  

 

Gelibolu’ya bakınca tepinesim geliyor

Evreşe’de, Gelibolu'nun kenarında bir belde Belediyesi olarak Gelibolu'yu seyrettiğimde, burada tepinesim geliyor. Niye Allah'ım orası da değişemiyor, gelişemiyor? Bakın bu kadar her şey hazırken, bu kadar her şey varken, neden herkes bu bedeli ödüyor noktasında benim canım yanıyor. Benim derdim bu. Ben bu insanlarla bu kaderi paylaşmak istiyorum. Bölgede her şeyi değiştirmek istiyorum.  Diyorum ya buradan, Gelibolu'dayız, bir gün inşallah Çanakkale'deyiz. Çanakkale'nin de aynı şekilde ihtiyacı var. Yani Gelibolu için ne söylenebiliyorsa, aynı şey Çanakkale için de söylenebilir. O yüzden değişmesini çok istiyoruz.

Cumhurbaşkanımız bu ülkeyi geleceğini değiştirdi. Çocuklarımızın geleceğini değiştirdi. Kentlerin,  ilçeleri, beldeleriyle geleceğini değiştirdi. Biz de o bize verilen vizyon, misyon ve ev ödevi diyelim buna, ben de Gelibolu'yu değiştirmek istiyorum. Ben de Gelibolu'yu, Sayın Cumhurbaşkanımız İstanbul’u yeniden nasıl değiştirebilmişse, bunun gururunu yaşıyorsa, ben de Gelibolu'yu değiştirip aynı vizyonda ben de gurur duymak istiyorum. Ve bunu, değişen Gelibolu’yu da, bu kadar emek vermiş, ülkeye bu kadar katkıda bulunmuş Cumhurbaşkanımıza hediye etmek istiyorum. Bence Geliboluların açısından değerlendirdiğinizde, hizmete aç şu an Gelibolu. Ak Parti belediyeciliğiyle, AK Parti vizyonuyla Gelibolu ile tanıştırmak istiyorum. Bakın çok şey değişecek. Bakın şu an baktığınızda CHP'nin gerisinde olduğumuz oy oranları nasıl Evreşe’de CHP'nin üstüne çıkmışsa, Gelibolu'da CHP'nin üstüne çıktığı anlar olacak. Çünkü insanlar hizmetle tanıştıklarında o şeyleri yıkmaya başlıyorlar. Surlarını, sınırlarını yıkmaya başlıyorlar. İnanın bütün sınırlar ve surlar yıkılacak ve artık amacın hizmet olduğunu, derdimizin hizmet olduğunu, başka bir derdimizin olmadığını, gizli bir ajandamızın olmadığını insanlar gördükçe, inanın bize doğru koşacaklar. O yüzden hem Gelibolu’nun, AK Partiyle, AK Parti belediyeciliği ile tanıştırıldığı hem de  bizim de hizmet vererek insanların hayatını kolaylaştırdığımız bir Gelibolu derdindeyim.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve troyhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
sanalbasin.com üyesidir