En büyük Atatürk Kütüphanesi Ataşehir’de hayata geçiyor

KÜLTÜR (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 17.01.2025 - 17:15, Güncelleme: 17.01.2025 - 16:43
 

En büyük Atatürk Kütüphanesi Ataşehir’de hayata geçiyor

En büyük Atatürk Kütüphanesi Ataşehir’de hayata geçiyor
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk hakkında çok sayıda kaynak ve kitabın yer alacağı Türkiye’nin en büyük Atatürk Kütüphanesi ile Atatürk’e ait özel eşyaların sergileneceği Atatürk Müzesi yakın zamanda Ataşehir’de hizmet vermeye başlayacak.Ataşehir Belediyesi ve Gönüllü Hizmet Vakfı’nın iş birliğiyle İstanbul’a kültür alanında büyük hizmet sağlayacak yeni bir merkez daha ekleniyor.Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk hakkında çok sayıda kaynak ve kitabın yer alacağı Türkiye’nin en büyük Atatürk Kütüphanesi Ataşehir’e kazandırılıyor.Hayırsever iş adamı İnal Aydınoğlu’nun destekleriyle, Ataşehir Belediyesi’nin hayata geçirdiği proje kapsamında; bin 672 metrekarelik arsa üzerine, toplam 3 bin 249 metrekare alana sahip 4 katlı bir merkez yapılıyor.İçerenköy Mahallesi, Su Deposu mevkiinde bulunan bu merkezin 1. katında Atatürk Kütüphanesi, 2. katında Atatürk Müzesi, zemin katında toplantı alanı ve kafe, bodrum katında da çalışma ve toplantı alanları bulunuyor. Merkez içerisinde; kayıt stüdyoları ve dijital kütüphane de yer alacak.Çevre düzenlemeleri ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirilen merkezin, etrafındaki 10 bin 700 metrekarelik alan; meydan, dinlenme alanı ve çocuk parkı olarak tasarlandı.Atatürk Kütüphanesi’nde kitapseverler, Atatürk hakkında yazılmış pek çok önemli esere erişmenin yanında aynı zamanda Türk ve dünya edebiyatından da seçilmiş önemli eserlere ulaşabilecekler. Kitapseverlerin; araştırma, tarih ve bilimsel yayınlara kolaylıkla erişebilme imkânına sahip olacağı kütüphanede, ferah bir ortamda çalışma imkanı sunulacak.Atatürk Müzesi’nde ise Araştırmacı - Yazar Eriş Ülger’in arşivinde bulunan Atatürk’e ait özel eşyalar sergilenecek.Merkezin kaba inşaatının bittiğini belirten Ataşehir Belediye Başkanı Onursal Adıgüzel, iç dekorasyon işlemlerine başladığını dile getirdi. Atatürk Müzesi ile ilgili de bir danışma kurulu kurulduğunu aktaran Başkan Adıgüzel, çalışmaların titizlikle gerçekleştirildiğini ve merkezin yakın zamanda hizmet vermeye başlayacağını ifade etti.
En büyük Atatürk Kütüphanesi Ataşehir’de hayata geçiyor
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk hakkında çok sayıda kaynak ve kitabın yer alacağı Türkiye’nin en büyük Atatürk Kütüphanesi ile Atatürk’e ait özel eşyaların sergileneceği Atatürk Müzesi yakın zamanda Ataşehir’de hizmet vermeye başlayacak.
Ataşehir Belediyesi ve Gönüllü Hizmet Vakfı’nın iş birliğiyle İstanbul’a kültür alanında büyük hizmet sağlayacak yeni bir merkez daha ekleniyor.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk hakkında çok sayıda kaynak ve kitabın yer alacağı Türkiye’nin en büyük Atatürk Kütüphanesi Ataşehir’e kazandırılıyor.
Hayırsever iş adamı İnal Aydınoğlu’nun destekleriyle, Ataşehir Belediyesi’nin hayata geçirdiği proje kapsamında; bin 672 metrekarelik arsa üzerine, toplam 3 bin 249 metrekare alana sahip 4 katlı bir merkez yapılıyor.
İçerenköy Mahallesi, Su Deposu mevkiinde bulunan bu merkezin 1. katında Atatürk Kütüphanesi, 2. katında Atatürk Müzesi, zemin katında toplantı alanı ve kafe, bodrum katında da çalışma ve toplantı alanları bulunuyor. Merkez içerisinde; kayıt stüdyoları ve dijital kütüphane de yer alacak.
Çevre düzenlemeleri ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirilen merkezin, etrafındaki 10 bin 700 metrekarelik alan; meydan, dinlenme alanı ve çocuk parkı olarak tasarlandı.
Atatürk Kütüphanesi’nde kitapseverler, Atatürk hakkında yazılmış pek çok önemli esere erişmenin yanında aynı zamanda Türk ve dünya edebiyatından da seçilmiş önemli eserlere ulaşabilecekler. Kitapseverlerin; araştırma, tarih ve bilimsel yayınlara kolaylıkla erişebilme imkânına sahip olacağı kütüphanede, ferah bir ortamda çalışma imkanı sunulacak.
Atatürk Müzesi’nde ise Araştırmacı - Yazar Eriş Ülger’in arşivinde bulunan Atatürk’e ait özel eşyalar sergilenecek.
Merkezin kaba inşaatının bittiğini belirten Ataşehir Belediye Başkanı Onursal Adıgüzel, iç dekorasyon işlemlerine başladığını dile getirdi. Atatürk Müzesi ile ilgili de bir danışma kurulu kurulduğunu aktaran Başkan Adıgüzel, çalışmaların titizlikle gerçekleştirildiğini ve merkezin yakın zamanda hizmet vermeye başlayacağını ifade etti.

İstanbul HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve troyhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Bozcaada ve Gökçeada'ya tüm feribot seferleri iptal edildi

ŞEHİRDE HAYAT 25.12.2024 - 21:33, Güncelleme: 25.12.2024 - 21:35
 

Bozcaada ve Gökçeada'ya tüm feribot seferleri iptal edildi

Kuzey Ege Denizi'nde etkili olan fırtına nedeniyle Geyikli-Bozcaada ile Kabatepe-Gökçeada hattında yarın yapılması planlanan tüm feribot seferleri iptal edildi.
Çanakkale Boğazı ile adalar hattında yolcu ve araç taşımacılığı yapan Gestaş Deniz Ulaşım A.Ş., Kuzey Ege Denizi'ndeki olumsuz hava şartları nedeniyle yarın Gökçeada ve Bozcaada hattında planlanan tüm tarifeli feribot seferlerinin iptal edildiğini duyurdu. Buna göre; Geyikli-Bozcaada ile Kabatepe-Gökçeada hattında yarın yapılması planlanan tüm feribot seferleri iptal edildi.
Kuzey Ege Denizi'nde etkili olan fırtına nedeniyle Geyikli-Bozcaada ile Kabatepe-Gökçeada hattında yarın yapılması planlanan tüm feribot seferleri iptal edildi.

Çanakkale Boğazı ile adalar hattında yolcu ve araç taşımacılığı yapan Gestaş Deniz Ulaşım A.Ş., Kuzey Ege Denizi'ndeki olumsuz hava şartları nedeniyle yarın Gökçeada ve Bozcaada hattında planlanan tüm tarifeli feribot seferlerinin iptal edildiğini duyurdu.

Buna göre; Geyikli- Bozcaada ile Kabatepe- Gökçeada hattında yarın yapılması planlanan tüm feribot seferleri iptal edildi.

Çanakkale HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve troyhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Ambulans helikopterin düşme anı taksi kamerasına yansıdı

YURTTAN HABERLER 22.12.2024 - 13:36, Güncelleme: 22.12.2024 - 13:36
 

Ambulans helikopterin düşme anı taksi kamerasına yansıdı

Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nden havalanan ambulans helikopterin hastane binasına çarparak düşmesi, bir ticari taksinin araç kamerasına yansıdı.
Sabah saatlerinde Muğla’dan Antalya’ya gitmek için havalanan ambulans helikopter, havalandıktan bir süre sonra yoğun sis dolayısıyla hastane binasına çarparak kaza kırıma uğradı. Kaza ihbarının ardından bölgeye çok sayıda sağlık ve arama kurtarma ekibi sevk edildi. Ekipler kaza yerinde çalışmalarını sürdürürken, helikopterde bulunan 2 pilot, bir doktor ve bir personel hayatını kaybetti. Helikopterin düşme anı araç kamerasına yansıdı Muğla’daki helikopterin hastane binasına çarptıktan sonra yere düşme anı ise hastane içinde ilerleyen bir ticari taksinin kamerasına yansıdı. Görüntülerde taksinin hastane içinde ilerlemesi ve helikopterin yere düşme anı yer alıyor.
Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nden havalanan ambulans helikopterin hastane binasına çarparak düşmesi, bir ticari taksinin araç kamerasına yansıdı.

Sabah saatlerinde Muğla’dan Antalya’ya gitmek için havalanan ambulans helikopter, havalandıktan bir süre sonra yoğun sis dolayısıyla hastane binasına çarparak kaza kırıma uğradı. Kaza ihbarının ardından bölgeye çok sayıda sağlık ve arama kurtarma ekibi sevk edildi. Ekipler kaza yerinde çalışmalarını sürdürürken, helikopterde bulunan 2 pilot, bir doktor ve bir personel hayatını kaybetti.

Helikopterin düşme anı araç kamerasına yansıdı
Muğla’daki helikopterin hastane binasına çarptıktan sonra yere düşme anı ise hastane içinde ilerleyen bir ticari taksinin kamerasına yansıdı. Görüntülerde taksinin hastane içinde ilerlemesi ve helikopterin yere düşme anı yer alıyor.

Muğla HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve troyhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Altın Madencileri Derneği Başkanı Hasan Yücel’den ‘İliç Bilirkişi Raporuna’ eleştiri

GÜNDEM (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 31.05.2024 - 19:30, Güncelleme: 31.05.2024 - 23:03
 

Altın Madencileri Derneği Başkanı Hasan Yücel’den ‘İliç Bilirkişi Raporuna’ eleştiri

Altın Madencileri Derneği Başkanı Hasan Yücel, Erzincan’ın İliç ilçesinde yaşanan maden kazasıyla ilgili hazırlanan bilirkişi raporunu eleştirerek, “Rapora bakarsanız kaza, planlama ve proje hatalarına bağlanıyor. Oysa çok iyi bir proje ve plan, inşaat ve işletme sürecinde yanlış kurulabilir. Bu yüzden sadece plan, proje değil; inşaat ve işletme süreçleri de ayrıntılı bir şekilde incelenmeli” dedi.
Altın Madencileri Derneği Başkanı Hasan Yücel, yazılı bir açıklama yaparak, Erzincan’ın İliç ilçesinde bulunan maden sahasında 13 Şubat’ta yaşanan toprak kaymasıyla ilgili başlatılan soruşturma kapsamında hazırlanan bilirkişi raporuna tepki gösterdi. Heyetin akademisyen ağırlıklı oluşturulması ve uygulamada yetkin kişilerin bulunmaması, ortaya çıkan raporun pratik değil teorik ağırlıklı olmasına yol açtığını vurgulayan Yücel, “Madencilik sürekli yaşayan bir organizma gibidir. Oysa İliç’le ilgili bilirkişi heyetinin hazırladığı raporda bu durum gözardı edilmiştir. Kazanın meydana gelmesi, projenin doğru kurulmamasına, kapasite artışına gidilmiş olmasına ve hazırlanan projelerdeki tasarım hatalarının bulunmasına indirgenmiştir. Oysa madencilikle uğraşan herkes bilir ki, olay bu kadar basit değildir. Çünkü planlama ve proje madencilikte ilk evredir. Asıl inşaat ve işletme süreci önemlidir. Çok iyi bir proje ve plan, inşaat ve işletme sürecinde yanlış kurulabilir. Bu yüzden eğer İliç kazasının bütün ayrıntılarıyla aydınlanmasını istiyorsak, sadece plan ve proje değil, inşaat ve işletme süreçlerini de mercek altına almalıyız. İnşaat ve işletme süreçlerini en ince ayrıntısına kadar incelemeliyiz” uyarısında bulundu. "Teori ile pratik birbirine karıştırılıyor" Madencilik alanında çok yetkin isimlerin bulunduğunu ve bu kişilerin İliç’le ilgili inceleme yapmasının bundan sonraki muhtemel kazaların önüne geçmesi noktasında da yardımcı olacağını belirten Yücel, “Sapla samanı, teori ile pratiği birbirine karıştırmamak gerekiyor. Burada görünen o ki, bilirkişi raporunu yazanlar, teori ile pratiği birbirine karıştırmışlar. Madencilik faaliyetinin olmazı ‘proses’ aşaması inşaat faaliyeti gibi değerlendirilmiştir. Oysa madencilikte proses olayı canlı bir organizma gibidir. Dinamik ve sürekli izlenmesi gereken bir yapıdır. Bu prosese ilişkin dataların 24 saat, gece gündüz aralıksız takip edilmesi ve gelen verilerin ışığında gerekli aksiyonların alınması gerekiyor. Bunlar yapılmadığı takdirde arzu etmediğimiz İliç gibi kazaların olması kaçınılmazdır. İliç ile ilgili ‘Bilirkişi Raporu’ incelendiğinde, yukarıdaki madencilik kriterlerinin geçmişi kapsayacak şekilde bilgi, belge, data ve verilerin yeterince incelenmediği görülmektedir. Bu durum bilirkişi raporunun, kamuoyunda oluşan baskının da etkilisiyle, yeterli ve gerekli olan inceleme yapılmadan acele bir şekilde hazırlandığı izlenimine yol açmaktadır” uyarısında bulundu. "Raporla birçok aşama ve süreç geçiştiriliyor" İliç bilirkişi raporunda kazaya neden olabilecek birçok fonksiyonun ölçülemediğine de vurgu yapıldığına dikkat çeken Yücel, “Oysa biliyoruz ki, İliç’teki madenin üretim ve işletim süreçleriyle ilgili birçok unsur şirket tarafından raporlanmıştır. Bu İliç’e özel bir durum da değildir. Bütün madenlerde üretimle ilgili süreçler düzenli olarak raporlanmak zorundadır. Bu raporlar ve teknik detaylar, uzmanlar tarafından toparlanıp, acele edilmeden, sürece yayılarak en ince ayrıntısına kadar değerlendirilmesi gerektiği kanaatini taşıyorum. Aksi takdirde bilirkişi raporu, bu haliyle, birçok aşamanın ve sürecin geçiştirildiği, dokümantasyona dayalı, kısa, ayrıntılardan uzak hazırlandığı izlenimine yol açacaktır” dedi. "En hafif deyimiyle skandaldır" Yücel, bilirkişi raporunda Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporunda imzası bulunan bürokratların kusurlu bulunmasını da eleştirerek, “ÇED Raporları, madencilik faaliyetlerinde ‘planlama’ aşamasında alınır. Bu raporlara onlarca akademisyen de imza atar. Uluslararası ve ulusal kriterler ve mevzuata uygun bir şekilde hazırlanan bu raporları kamunun da onaylaması kadar doğal bir şey olamaz. İliç’le ilgili bilirkişi raporunda, ÇED raporlarına görüş bildiren, ‘bu proje yapılabilir’ diyen uzman ve akademisyenler kusursuz bulunurken, rapora gelen görüşlerin ışığında onay veren kamu bürokrasinin, bu kadar basit bir şekilde kusurlu bulunması en hafif deyimiyle skandaldır” eleştirisinde bulundu. "Data kayıtlarında kazanın izleri mutlaka vardır" İliç’teki madende toprak ve su hareketliliğini ölçmek için kurulan radarların, sensörlerin ve diğer teknik cihaz kayıtlarının geçmişe dönük ayrıntılı bir şekilde incelemesi gerektiğine de dikkat çeken Yücel, “İliç gibi büyük bir madendeki, su ve hava izleme kayıtları, yer hareketliliğini tespit etmek için kurulan sensör ve radar kayıtlarının bu kadar kısa süre içerisinde incelenmesi ve bunların ışığında hükümle ilgili öngörüde bulunulması bizim açımızdan mümkün değildir. Bu veriler bu kadar kısa sürede analiz edilemez. Bu verilerin ve geçmişe yönelik bütün dataların ayrıntılı bir şekilde operasyonel deneyimi olan uzmanlar tarafından incelenmesi gerekiyor. Çünkü madencilikte muhtemel bir kaza mutlaka kendisini belli eder. Öyle veya böyle mutlaka geçmişte bu kazanın izleri vardır. O izleri takip ederek neden böyle bir kaza olduğunun sebeplerine ulaşırsınız. Bu yöntem izlenmeden alelacele rapor yazılması ileride telafisi mümkün olmayan sorunlara yol açabilir” uyarısında bulundu. "Dava madenciliğin geleceğini belirleyecek" Madencilik sektöründe faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları olarak, İliç kazasının idari, teknik ve hukuki olarak objektif bir şekilde incelenip sonuçlarının ortaya konulmasını arzu ettiklerini vurgulayan Yücel, "Bu kazanın sebeplerinin idari, teknik ve hukuki olarak ortaya konulması, bundan sonra böyle elim kazaların önüne geçilmesine vesile olacaktır. O yüzden bu davanın aceleye getirilmeden, kazanın hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde aydınlatılması ve nedenlerinin tespit edilmesi için gerekli incelemelerin ayrıntılı bir şekilde yaptırılmasını yargıdan talep ediyoruz. Bu tür projelerde operasyonel deneyimi olan kişilerin incelemelere dahil edilmesinin yararlı olacağını düşünüyoruz. Kimsenin aklında nokta kadar şüpheye yer bırakmayacak şekilde kaza aydınlatmalıdır. Bu herkesin lehine olan bir şeydir” çağrısında bulundu.
Altın Madencileri Derneği Başkanı Hasan Yücel, Erzincan’ın İliç ilçesinde yaşanan maden kazasıyla ilgili hazırlanan bilirkişi raporunu eleştirerek, “Rapora bakarsanız kaza, planlama ve proje hatalarına bağlanıyor. Oysa çok iyi bir proje ve plan, inşaat ve işletme sürecinde yanlış kurulabilir. Bu yüzden sadece plan, proje değil; inşaat ve işletme süreçleri de ayrıntılı bir şekilde incelenmeli” dedi.

Altın Madencileri Derneği Başkanı Hasan Yücel, yazılı bir açıklama yaparak, Erzincan’ın İliç ilçesinde bulunan maden sahasında 13 Şubat’ta yaşanan toprak kaymasıyla ilgili başlatılan soruşturma kapsamında hazırlanan bilir kişi raporuna tepki gösterdi. Heyetin akademisyen ağırlıklı oluşturulması ve uygulamada yetkin kişilerin bulunmaması, ortaya çıkan raporun pratik değil teorik ağırlıklı olmasına yol açtığını vurgulayan Yücel, “Madencilik sürekli yaşayan bir organizma gibidir. Oysa İliç’le ilgili bilir kişi heyetinin hazırladığı raporda bu durum gözardı edilmiştir. Kazanın meydana gelmesi, projenin doğru kurulmamasına, kapasite artışına gidilmiş olmasına ve hazırlanan projelerdeki tasarım hatalarının bulunmasına indirgenmiştir. Oysa madencilikle uğraşan herkes bilir ki, olay bu kadar basit değildir. Çünkü planlama ve proje madencilikte ilk evredir. Asıl inşaat ve işletme süreci önemlidir. Çok iyi bir proje ve plan, inşaat ve işletme sürecinde yanlış kurulabilir. Bu yüzden eğer İliç kazasının bütün ayrıntılarıyla aydınlanmasını istiyorsak, sadece plan ve proje değil, inşaat ve işletme süreçlerini de mercek altına almalıyız. İnşaat ve işletme süreçlerini en ince ayrıntısına kadar incelemeliyiz” uyarısında bulundu.

"Teori ile pratik birbirine karıştırılıyor"

Madencilik alanında çok yetkin isimlerin bulunduğunu ve bu kişilerin İliç’le ilgili inceleme yapmasının bundan sonraki muhtemel kazaların önüne geçmesi noktasında da yardımcı olacağını belirten Yücel, “Sapla samanı, teori ile pratiği birbirine karıştırmamak gerekiyor. Burada görünen o ki, bilir kişi raporunu yazanlar, teori ile pratiği birbirine karıştırmışlar.

Madencilik faaliyetinin olmazı ‘proses’ aşaması inşaat faaliyeti gibi değerlendirilmiştir. Oysa madencilikte proses olayı canlı bir organizma gibidir. Dinamik ve sürekli izlenmesi gereken bir yapıdır. Bu prosese ilişkin dataların 24 saat, gece gündüz aralıksız takip edilmesi ve gelen verilerin ışığında gerekli aksiyonların alınması gerekiyor. Bunlar yapılmadığı takdirde arzu etmediğimiz İliç gibi kazaların olması kaçınılmazdır. İliç ile ilgili ‘Bilir kişi Raporu’ incelendiğinde, yukarıdaki madencilik kriterlerinin geçmişi kapsayacak şekilde bilgi, belge, data ve verilerin yeterince incelenmediği görülmektedir. Bu durum bilir kişi raporunun, kamuoyunda oluşan baskının da etkilisiyle, yeterli ve gerekli olan inceleme yapılmadan acele bir şekilde hazırlandığı izlenimine yol açmaktadır” uyarısında bulundu.

"Raporla birçok aşama ve süreç geçiştiriliyor"

İliç bilir kişi raporunda kazaya neden olabilecek birçok fonksiyonun ölçülemediğine de vurgu yapıldığına dikkat çeken Yücel, “Oysa biliyoruz ki, İliç’teki madenin üretim ve işletim süreçleriyle ilgili birçok unsur şirket tarafından raporlanmıştır. Bu İliç’e özel bir durum da değildir. Bütün madenlerde üretimle ilgili süreçler düzenli olarak raporlanmak zorundadır. Bu raporlar ve teknik detaylar, uzmanlar tarafından toparlanıp, acele edilmeden, sürece yayılarak en ince ayrıntısına kadar değerlendirilmesi gerektiği kanaatini taşıyorum. Aksi takdirde bilir kişi raporu, bu haliyle, birçok aşamanın ve sürecin geçiştirildiği, dokümantasyona dayalı, kısa, ayrıntılardan uzak hazırlandığı izlenimine yol açacaktır” dedi.

"En hafif deyimiyle skandaldır"

Yücel, bilir kişi raporunda Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporunda imzası bulunan bürokratların kusurlu bulunmasını da eleştirerek, “ÇED Raporları, madencilik faaliyetlerinde ‘planlama’ aşamasında alınır. Bu raporlara onlarca akademisyen de imza atar. Uluslararası ve ulusal kriterler ve mevzuata uygun bir şekilde hazırlanan bu raporları kamunun da onaylaması kadar doğal bir şey olamaz. İliç’le ilgili bilir kişi raporunda, ÇED raporlarına görüş bildiren, ‘bu proje yapılabilir’ diyen uzman ve akademisyenler kusursuz bulunurken, rapora gelen görüşlerin ışığında onay veren kamu bürokrasinin, bu kadar basit bir şekilde kusurlu bulunması en hafif deyimiyle skandaldır” eleştirisinde bulundu.

"Data kayıtlarında kazanın izleri mutlaka vardır"

İliç’teki madende toprak ve su hareketliliğini ölçmek için kurulan radarların, sensörlerin ve diğer teknik cihaz kayıtlarının geçmişe dönük ayrıntılı bir şekilde incelemesi gerektiğine de dikkat çeken Yücel, “ İliç gibi büyük bir madendeki, su ve hava izleme kayıtları, yer hareketliliğini tespit etmek için kurulan sensör ve radar kayıtlarının bu kadar kısa süre içerisinde incelenmesi ve bunların ışığında hükümle ilgili öngörüde bulunulması bizim açımızdan mümkün değildir. Bu veriler bu kadar kısa sürede analiz edilemez. Bu verilerin ve geçmişe yönelik bütün dataların ayrıntılı bir şekilde operasyonel deneyimi olan uzmanlar tarafından incelenmesi gerekiyor. Çünkü madencilikte muhtemel bir kaza mutlaka kendisini belli eder. Öyle veya böyle mutlaka geçmişte bu kazanın izleri vardır. O izleri takip ederek neden böyle bir kaza olduğunun sebeplerine ulaşırsınız. Bu yöntem izlenmeden alelacele rapor yazılması ileride telafisi mümkün olmayan sorunlara yol açabilir” uyarısında bulundu.

"Dava madenciliğin geleceğini belirleyecek"

Madencilik sektöründe faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları olarak, İliç kazasının idari, teknik ve hukuki olarak objektif bir şekilde incelenip sonuçlarının ortaya konulmasını arzu ettiklerini vurgulayan Yücel, "Bu kazanın sebeplerinin idari, teknik ve hukuki olarak ortaya konulması, bundan sonra böyle elim kazaların önüne geçilmesine vesile olacaktır. O yüzden bu davanın aceleye getirilmeden, kazanın hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde aydınlatılması ve nedenlerinin tespit edilmesi için gerekli incelemelerin ayrıntılı bir şekilde yaptırılmasını yargıdan talep ediyoruz. Bu tür projelerde operasyonel deneyimi olan kişilerin incelemelere dahil edilmesinin yararlı olacağını düşünüyoruz. Kimsenin aklında nokta kadar şüpheye yer bırakmayacak şekilde kaza aydınlatmalıdır. Bu herkesin lehine olan bir şeydir” çağrısında bulundu.

Çanakkale HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve troyhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.