Dumlupınar denizaltısının hazin öyküsü: 'Vatan sağ olsun'

YAŞAM 04.04.2024 - 01:27, Güncelleme: 04.04.2024 - 01:55
 

Dumlupınar denizaltısının hazin öyküsü: 'Vatan sağ olsun'

Türk Deniz Kuvvetleri'nin Ertuğrul'dan sonra en büyük deniz kazası Dumlupınar faciasının detayları, yaşayanların anıları ve Sunay Akın'ın efsane anlatımı..

Dumlupınar, 23 Nisan 1944'te 'Blower' adıyla suya indirildi. 10 Ekim 1944'te ilk görevini yerine getirmek üzere Panama'ya giderken, sis ve fırtına yüzünden bir ABD devriye botuna çarptı. II. Dünya Savaşı'nda görev yapan denizaltı, 9 Aralık 1950'de ABD - Türkiye arasındaki Ortak Savunma Destek Yasası kapsamında Türk Deniz Kuvvetleri'ne devredilerek 'Dumlupınar' adını aldı. 4 Nisan 1953... 86 mürettebatı olan Dumlupınar, 1'inci İnönü denizaltısıyla birlikte katıldığı NATO Blue Sea Tatbikatı'ndan Gölcük Limanı'na dönüyordu. 9 mil hızla su yüzeyinde ilerleyen Dumlupınar, Çanakkale Boğazı Nara Burnu açığına geldiğinde yönünü Marmara Denizi'ne çevirecekti. Dumlupınar'ın komutanı Kd. Yzb. Sabri Çelebioğlu, Üsteğmen Kemal Ünver, Astsubay Şaban Mutlu, Kd. Astsubay Başçavuş Hüseyin Akış, Astsubay Hüseyin İnkaya, Üsteğmen Hasan Yumuk ve gözcü erler Veysel Saygılı ile Enver Uçar üst güvertede, diğer 78 denizci ise denizaltının içindeydi. Zifiri karanlık yetmiyormuş gibi hava bir hayli pusluydu. Saat: 2.10 - 2.15 arası... Zaman kazanmak için trafiği ihlal ederek boğazı ikiye ayıran talvek hattını (Boğazlarda ortadan geçtiği varsayılan hat) geçen İsveç bandıralı yük gemisi Naboland, manevra yapmasına fırsat kalmayan Dumlupınar'a çarptı. Güvertede bulunan denizciler, denize savruldu. Veysel Saygılı ile Enver Uçar denizaltının pervanesine takılarak, Astsubay Şaban Mutlu ise düşerken başını çarpıp bayılmasıyla boğularak şehit oldu. Naboland, çarptıktan sonra üzerinden geçtiği Dumlupınar'ı ezdi. Kd. Yzb. Sabri Çelebioğlu, Üsteğmen Kemal Ünver, Üsteğmen Hasan Yumuk, Astsubay Hüseyin İnkaya ve Kd. Astsubay Başçavuş Hüseyin Akış, Naboland'dan atılan can simitleri ve indirilen filikalarla kurtarıldı. Çarpışmadan sonra burun üstü bir halde duran Dumlupınar, 5 dakika içinde battı. Denizaltının baş tarafından su aldığını gören denizciler, kıç tarafına doğru ilerlemeye başladı. Ne var ki denizaltının kıç tarafına 78 denizciden 22'si ulaşabildi. Diğer 56 denizci ise denizaltının batmasının ilk dakikalarında şehit oldu. 87 metre derinliğe batan denizaltının kıç tarafına sığınan 22 denizci, üzerinde "Deniz Kuvvetlerine bağlı Dumlupınar denizaltısı burada battı. Kapağı açın ve irtibat kurun" notu bulunan acil durum şamandırasını su yüzeyine fırlattı. Sabah 8'de denizaltında bulunan denizciyle şamandıradaki ahize aracılığıyla bağlantı kuruldu. Astsubay Selami Özben, durumları hakkında bilgi verirken sağlık durumlarının iyi olduğunu söyleyerek 'Vatan sağ olsun' dedi. Hemen bir hesap yapıldı; denizaltının kıç tarafındaki hava en fazla 72 saat yeterdi. O andan itibaren 22 denizcinin hayatı için zamanla yarış başladı. Kurtarma çalışmalarına hemen başlandı. Sabah saatlerinde su yüzeyinde bir şehit bulundu. Astsubay Ulvi Erhazar, 87 metrelik derinlikten yukarı sağ çıkması mümkün olmasa da yeni doğan çocuğunu tekrar görebilme umuduyla gözlem kulesindeki kapağı açarak yüzeye çıkmaya çalışmıştı. O Erhazar ki her fırsatta arkadaşlarına bir kaza olduğu taktirde kapağı açıp su yüzeyine çıkacağını söyleyen denizciydi. Dalgıçlar, kurtarma çalışmalarına hemen başladı. Dönemin en gelişmiş denizaltı kurtarma yöntemi olan tahlisiye çanını Dumlupınar'ın kaportasına bağlayacaklardı. Dalgıçlar şamandıra kablosunu takip ederek denizaltıya ulaşıp, can kılavuz telini kaportaya takacak ve çan yardımıyla 22 denizciyi kurtaracaktı. Ne var ki fırtınalı hava nedeniyle Kurtaran gemisi, şamandıra kablosunu kopardı. Kurtarma operasyonu artık iyiden iyiye zora girmiş olsa da dalgıçlar, 11 kez denizaltına inmeye çabaladı. Ne var ki 87 metre derinlikte olan Dumlupınar'a inmek mümkün olmadı. Dalgıçlar yine de inmeyi denese de şiddetli fırtına ve aşırı derinlikten dolayı Dumlupınar'a ulaşmayı başaramadı. Astsubay Üstçavuş Nurettin Ersoy, canı pahasına da olsa Dumlupınar'a en fazla yaklaşan dalgıçtı. Ersoy, 80'inci metrede bayılıp irtibatın kesilmesiyle yukarı çekildi.Astsubay Üstçavuş Nurettin Ersoy, 15 saat boyunca basınç odasında tutularak hayata döndürüldü. 72 saatlik havanın bittiği 7 Nisan sabahında Milli Savunma Bakanlığı olayla ilgili tebliğ yayımladı; "Çanakkale'de Nara Burnu'nda batan Dumlupınar denizaltında kalan personelin kurtarılmasından tamamen umut kesilmiştir." Dumlupınar'a dönemin modern derin dalış ekipmanlarıyla da ulaşmak mümkün olmadı Aynı gün saat 15'te Başaran Gemisi'nde düzenlenen törende şehitler için denize çelenk bırakıldı. 1973 -1980 arasında Türkiye'nin 6'ncı cumhurbaşkanı olacak olan Denizaltı Filosu Komutanı Fahri Korutürk, törende şehitlerimize şu sözlerle veda etti; "Komutan sıfatıyla sizlere bir çok emirler verdim. Bir çok mesajlar yolladım. Bu size son mesajımdır. Aziz isimlerinizi tüm denizciler kalplerimize gömdük." Dumlupınar şehitleri için düzenlenen tören   Kazayla ilgili yapılan soruşturma sonucunda Naboland'a haciz konulurken kazada hatalı oldukları belirlenen Naboland'ın kaptanı Oscar Ferdinand Lorentzon ile Kd. Yzb. Sabri Çelebioğlu'na dava açıldı. Çanakkale Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen dava sonucunda Lorentzon, 6 ay hapis ve 500 lira ağır para, Dumlupınar'ın komutanı Çelebioğlu ise 1 yıl, 8 ay ağır hapis ve 800 lira para cezasına çarptırıldı. Kazadan kurtulan 5 denizci, çarpışma anını tedavi gördükleri hastanede şöyle anlatmıştı; Kd. Yzb. Sabri Çelebioğlu: Kaza mahallinde seyrediyorduk. Hava çok sisliydi. Aniden şiddetli bir çarpışma oldu. Ben güvertedeydim. Sarsıntıyla birlikte kendimi denizde buldum. Denizde iki saat çırpındım, tahlisiye vasıtaları kurtardı. Üsteğmen Hasan Yumuk: Sarsıntıyla kendimi denizde buldum. Önce hafif bir baygınlık geçirdim ve sulara gömüldüm. Tekrar su yüzüne çıktığımda geminin ters döndüğünü gördüm. Sularla iki saat pençeleştim. İsveç gemisinin tahlisiyeleri ile kurtuldum. Üsteğmen Kemal Ünver: Köprü üstüne çıkmıştım. Bu esnada şiddetli bir sarsıntıyla denize düştüm. Gittikçe sulara gömülüyordum. Cankurtaran yelek ve simidi olmadığı için iki saat kadar daima yüzmek mecburiyetinde kaldım. İsveç gemisi tahlisiyesi imdadıma yetişmeseydi kurtulmama imkan yoktu. Astsubay Hüseyin İnkaya: Biraz hava almak için güverteye çıkmıştım. O sırada çok şiddetli bir sarsıntı oldu ve kendimi denizin içinde buldum. İki saat yüzdükten sonra, bir cankurtaran simidine sarılıp kurtuldum. Astsubay Hüseyin İnkaya Kd. Astsubay Başçavuş Hüseyin Akış: Nöbeti devralmak üzere yukarı çıkmıştım. İnfilakı andıran bir gürültü ve sarsıntı arasında denize yuvarlandım. Kesilecektim ki tahlisiye yetişti. Kd. Astsubay Başçavuş Hüseyin Akış Kd. Yzb. Sabri Çelebioğlu, mahkemedeki ifadesinde olayı şöyle anlattı; "Randevu tatbikatından dönüyorduk. O gece yarımla bir sularında Boğazdan içeriye girdik. Vardiya subaylarına daha önce Boğaza girildiğinde bana haber vermelerini söylemiştim. Boğaza girerken kaptan köprüsüne çıktım. Nara önlerine kadar 9 mil süratle ilerledik. Nara önlerine yaklaştığımız zaman 1200 yarda ilerimizde, iki silyon ile bir tüccar gemisini gördüm. Dönüş mevkiine gelmeden denizaltının dönmesi lazımdı. Bu kumandayı verdim. Dumlupınar, sancak 15 ile dönmeye başladı. Akıntı vardı. Çok dikkatli davranıyorduk. Fakat ne kadar gariptir ki az sonra karşımızdaki gemi de iskele tarafına döndü. Mesafe daralmış, müsademe ihtimali artmıştı. Bu takdirde yapılacak iş, üzerimize gelen geminin önünden kaçmaktı. Bu maksatla iskele alabanda ettik. Döndüğümüz sırada bu gemi de sancağa döndü ve o anda çarpışma gerçekleşti. Gemi iskele tarafına yattı. Köprü üstüne sular hücum etti. Dumlupınar'ın başı suya gömüldü. Biz de denize düştük. Suyun yüzeyine çıktığım zaman Naboland şilebinin tornistan yaptığını gördüm. Şilebin pervaneleri dönüyordu. Bağırıp stop etmesini istedim. Fakat kaptan bunu yapmadı. Biz olduğumuz yerde kaldık. O gitti. Şunu belirtmek isterim ki, İsveç gemisi gelmekte olduğu rotayı takip etseydi, kaza olmayacaktı." Kaptan Oscar Ferdinand Lorentzon'un mahkemedeki ifadesi; "Akbaş Feneri'ni bordaladıktan sonra üçüncü kaptan 250 derece ile seyre devam edilmesini bildirdi. Ben de tetkik ettim ve doğru buldum. Dümende bulunan gemici Fransonn'a bu şekilde seyre devam etmesini söyledim. Akbaş Feneri'nden sonra seyir hattımız 250 derece ile devam etti. Akbaş Feneri'nden geçerken iskele tarafında tahminen bir mil ötemizde hafif beyaz ve yeşil olmak üzere iki ışık gördüm. Bu sırada gözcümüz de ışıkları görmüş bana haber verdi. Dürbünümü aldım, gözlemeye başladım. Bize doğru gelen vasıtanın küçük bir motor olduğunu sandım. Fakat bu vasıtanın kırmızı fenerini görmek mümkün olmuyordu. Motor sandığım bu vasıta, süratle bize yaklaşıyordu. Bir aralık rotamı Cenup tarafına değiştirmek istedim. Fakat motorun kırmızı fenerini görmeyince rotama devam ettim. İşte tam bu sırada bir denizaltı silueti ile karşılaştım. Tam iskele tarafımda idi ve mesafe çok azdı. Derhal makineye, sancağa kırmasını emrettim. Kısa kısa düdük çalıyordum. Gemicilerime verdiğim bütün emirlerim tatbik edildi. Fakat ne yazık ki 5 - 10 saniye sonra Naboland, denizaltının sancak kısmına çarptı. Çarpma sırasında denizaltının başından kaptan kulesine doğru uzanan meyilli kısmı müsademeye uğradı. Denizaltı müsademenin ardından battı. Bu sırada denizden feryatlar geliyordu. Hemen alarm işaretini verdim." Dumlupınar şehitlerinden İbrahim Aksoy   DUMLUPINAR ŞEHİTLERİ SUBAYLAR: Kurmay Albay Hakki Burak, Makine Kıdemli Yüzbaşı Naşit Öngören, Makine Yüzbaşı Affan Kayalı, Güverte Üsteğmen İsmail Türe, Makine Üsteğmen Fikret Coşkun, Güverte Teğmen Bülent Orkunt, Güverte Teğmen M. Şengün. ASTSUBAY KIDEMLİ BAŞÇAVUŞLAR: Şevki Özsekban, Ali Tayfun, Emin Akan, Ömer Öney, Mehmet Fidan, Mehmet Denizmen, Sait Yıldırım. ASTSUBAY BAŞÇAVUŞLAR: Ulvi Erhan, Hasan Cebeci, İhsan Yeter, Ziya Okuturlar, Fevzi Gürsan, Niyazı Başar, Sabri Güdeberk. ASTSUBAY ÜSTÇAVUŞLAR: Cemalettin Denizkıran, Selahattin Çetindemir, Zeki Gider, Kemal Acun, Cemal Kaya, Naci Özaydin. ASTSUBAY ÇAVUŞLAR: Bahri Sertesen, İhsan İçdemir, Selami Özben, İbrahim Altıntop, Şaban Mutlu, İhsan Coşkun, Hamdi Reis, Samim Nebioğlu, Murat Doğan, İhsan Aral, Zeki Açıkdağ, Necdet Yaman, Tuğrul Çubuk, Mehmet Ali Yılmaz. ÇAVUŞLAR: Veysel Saygılı, Ramazan Yurdakul ONBAŞILAR: Niyazi Giritli, Züğfer Ceylan, İbrahim İşlemeci, Murat Yıldırım, Mehmet Kızılışlık, Emin Süzer. ERLER: Mehmet Demirel, Ali Gökçü, Nurettin Alabacak, Ömer Yalçı, Ali Aslan, Ülfettin Akar, Bekir Sarı, Yusuf Demir, Mehmet Aydın, Mustafa Özsöy, Nuri Acar, Hüdai Çağdan, Kadir Demiroğlu, Fikri Ulaştırıcı, Hüseyin Sayın, Hüseyin Kayan, Kenan Odacıoğlu, Ahmet Günal, Mustafa Taşçı, Hasan Bozoğlu, İbrahim Aksoy, Feridun Kırcalı, İsmail Özdemir, Hasan Arslan, Ahmet Özkaya, Enver Uçar, Necati Kalan , Murat Suyabatmaz, Mehmet Demir, Galip Yılmaz, Hasan Kelleci. SADECE KISA FİLMİ ÇEKİLEBİLDİ 3 kez sinema filmi olarak projelendirilmesine rağmen Dumlupınar faciası, bugüne kadar beyazperdeye aktarılamadı. Filmin adı 'Dumlupınar - Çelik Mezar' olacaktı. Birkaç ay sonra AKM'de bir toplantı düzenlenip filmin ön tanıtımı yapıldı. Tanıtıma Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'ndan komutanlar da katılmıştı. Dumlupınar'dan sağ kurtulan 5 denizciden Hasan Yumuk, Hüseyin İnkaya ve Hüseyin Akış da oradaydı.O karanlık geceyi anlatırlarken aradan onca yıl geçmesine rağmen gözyaşlarını tutamamışlardı. Dumlupınar faciasının son tanığı olan Hüseyin Akış, 2018'de 96 yaşındayken hayatını kaybetti. Filme Denizaltı Kd.BNB. Bülent Kahraman, Deniz Kd. BNB Nejat Gökbakar, Denizaltı BNB Ertuğrul Güllüoğlu ve Denizaltı BNB Alp Yurdakul danışmanlık yapacak, elde edilecek gelirin bir bölümü Türk silahlı kuvvetlerine bağışlanacaktı. Ve çekimlerin bir bölümü o dönem dünyada bir yankı uyandıran 'Titanic'in çekildiği İtalya'daki film platolarında çekilecekti. Filmde rol alacak oyunculardan biri Müşfik Kenter'di. Çekimler için bütün hazırlıklar kağıt üzerinde hazırdı. 'Dumlupınar - Çelik Mezar', Türk sineması için oldukça heyecan yaratmış olsa da çekimlerine bir türlü başlanamamıştı. Nedeni de yüksek maliyeti. Çekimler için 15 milyon dolar gerekiyordu. Sponsor bulunamadı. Erkan Özveren, o parayı toparlayamadığı için 'Dumlupınar - Çelik Mezar', güzel bir hayal olarak rafa kaldırıldı. Dumlupınar filmiyle Ömer Faruk Sorak da ilgilendi. Sorak, biri 2004'te diğeri 2015'te olmak üzere iki kez Dumlupınar'ı filme çekmek istediyse de emeline ulaşamadı. Ömer Faruk Sorak'ın ilk girişiminde filmin adı 'Derinsu' olacaktı. Tanıtım filmi çekilen 'Derinsu' için bazı oyuncularla anlaşma da sağlandı; Haluk Bilginer, Şafak Sezer ve Başak Köklükaya.. Ne yazık ki yüksek maliyeti Dumlupınar'ın beyazperdeye yansımasını ikince kez engelledi. Ömer Faruk Sorak, 2015'te Dumlupınar'ın filmini çekmek için yeniden kolları sıvadı. Senaryosunu Onur Tan'ın yazdığı film çekilemedi. Son olarak Seda Demirtaş, 'TCG Dumlu - Çanakkale'de Bir Çelik Mezar' adlı filmi çekeceğini duyurdu. Hatta senaryoyu, gelirini Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı'na bağışladığı roman haline dönüştürüp aynı adla yayımladı. Proje üzerinde çalışmaya devam eden Demirtaş, filmi 2023'te gösterime çıkarmayı hedeflediklerini söyledi. 2019'da Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın desteğiyle 'Ah Bir Ataş Ver' adlı kısa film çekildi. Gökhan Kaya'nın yönettiği filmde başrollerde Ulvi Kahyaoğlu, Özgür Molla, Eray Ertüren ve Barış Akın rol aldı. 3 DUMLUPINAR DA KAZAYA UĞRADI Türk Deniz Kuvvetleri'nde Dumlupınar adını taşıyan 3 denizaltı vardı. Birincisi; İtalyan yapımı denizaltı, Türk Deniz Kuvvetleri'ne 1931'de katıldı. Karadeniz'de yapılan tatbikattan dönerken dümeninin arızalanması sonucu Haydarpaşa'da bir gaz tankeriyle çarpıştı. Kazada can kaybı yaşanmazken denizaltı hizmet dışı kaldı. İkincisi; Naboland ile çarpışarak battı. Üçüncüsü; 1972'de hizmete girdi. 1 Eylül 1976'da Çanakkale Boğazı'nda Sovyet bandıralı Sızik Vavilov gemisiyle çarpıştı. Karaya oturan denizaltında can kaybı yaşanmadı ama havuzda bakım onarımı yapılırken çıkan yangında ağır hasar alınca hizmet dışı kaldı. * İkinci Dumlupınar'ın yaşadığı kazada kurtulan Astsubay Hüseyin İnkaya, birinci Dumlupınar'da da görev yapmıştı. DÜNYADA CAN KAYBI YAŞANAN DENİZALTI KAZALARI SS-109 (ABD - 1927) Massachusetts açıklarında kendi donanmasına ait bir sahil güvenlik gemisiyle çarpışarak battı. Can Kaybı: 40 HMS THETIS (Birleşik Krallık - 1939) Liverpool Körfezi'ndeki deneme dalışlarında su alarak battı. Can Kaybı: 99 ATILAY (Türkiye - 1942) I. Dünya Savaşı'ndan kalma bir mayına çarparak Çanakkale'nin Mortu Koyu'nda battı. Kumanya almak için karaya çıkan Ahmet Bağdat, kazadan kurtulan tek kişi oldu. Ünlü şarkıcı Hamiyet Yüceses'in eşi Astsubay Fethi Yüceses de Atılay'da şehit olan denizciler arasındaydı. Can Kaybı: 38 USS THRESHER (ABD - 1963) Cod Burnu açıklarında düzenlenen tatbikatta battı. Can Kaybı: 129 K-129 (Sovyetler Birliği - 1968) Nükleer silaha sahip denizaltı, devriye görevi yaparken Hawaii'nin Ohau adasının kuzeyinde battı. Batma nedeni aydınlatılmadı. Can Kaybı: 98 USS SCORPION (ABD - 1968) Azorlar'ın 650 kilometre güneybatısında bir torpidonun yanlışlıkla patlaması sonucu battı. Can Kaybı: 99 K-8 (Sovyetler Birliği - 1970) Çıkan yangın nedeniyle Biskay Körfezi'nde battı. Can Kaybı: 52 K-278 KOMSOMOLETS (Sovyetler Birliği - 1989) Norveç açıklarındayken çıkan bir yangın nedeniyle battı. Can Kaybı: 42 KURSK (Rusya 2000) Nükleer silah taşıyan denizaltı, içeride yaşanan iki patlama sonucu Barents Denizi'nde battı. Can Kaybı: 141 MING 361 (Çin - 2003) Çangşa Adaları açıklarında düzenlenen tatbikat dizel motorunun arızalanması sonucu battı. Can Kaybı: 70 Kaynak: haberturk   İşte Sunay Akın'ın anlatımıyla, Dumlupınar'ın hazin öyküsü
Türk Deniz Kuvvetleri'nin Ertuğrul'dan sonra en büyük deniz kazası Dumlupınar faciasının detayları, yaşayanların anıları ve Sunay Akın'ın efsane anlatımı..

Dumlupınar, 23 Nisan 1944'te 'Blower' adıyla suya indirildi.

10 Ekim 1944'te ilk görevini yerine getirmek üzere Panama'ya giderken, sis ve fırtına yüzünden bir ABD devriye botuna çarptı.

II. Dünya Savaşı'nda görev yapan denizaltı, 9 Aralık 1950'de ABD - Türkiye arasındaki Ortak Savunma Destek Yasası kapsamında Türk Deniz Kuvvetleri'ne devredilerek 'Dumlupınar' adını aldı.

4 Nisan 1953...

86 mürettebatı olan Dumlupınar, 1'inci İnönü denizaltısıyla birlikte katıldığı NATO Blue Sea Tatbikatı'ndan Gölcük Limanı'na dönüyordu.

9 mil hızla su yüzeyinde ilerleyen Dumlupınar, Çanakkale Boğazı Nara Burnu açığına geldiğinde yönünü Marmara Denizi'ne çevirecekti.

Dumlupınar'ın komutanı Kd. Yzb. Sabri Çelebioğlu, Üsteğmen Kemal Ünver, Astsubay Şaban Mutlu, Kd. Astsubay Başçavuş Hüseyin Akış, Astsubay Hüseyin İnkaya, Üsteğmen Hasan Yumuk ve gözcü erler Veysel Saygılı ile Enver Uçar üst güvertede, diğer 78 denizci ise denizaltının içindeydi.

Zifiri karanlık yetmiyormuş gibi hava bir hayli pusluydu.



Saat: 2.10 - 2.15 arası...

Zaman kazanmak için trafiği ihlal ederek boğazı ikiye ayıran talvek hattını (Boğazlarda ortadan geçtiği varsayılan hat) geçen İsveç bandıralı yük gemisi Naboland, manevra yapmasına fırsat kalmayan Dumlupınar'a çarptı.

Güvertede bulunan denizciler, denize savruldu. Veysel Saygılı ile Enver Uçar denizaltının pervanesine takılarak, Astsubay Şaban Mutlu ise düşerken başını çarpıp bayılmasıyla boğularak şehit oldu.

Naboland, çarptıktan sonra üzerinden geçtiği Dumlupınar'ı ezdi.

Kd. Yzb. Sabri Çelebioğlu, Üsteğmen Kemal Ünver, Üsteğmen Hasan Yumuk, Astsubay Hüseyin İnkaya ve Kd. Astsubay Başçavuş Hüseyin Akış, Naboland'dan atılan can simitleri ve indirilen filikalarla kurtarıldı.

Çarpışmadan sonra burun üstü bir halde duran Dumlupınar, 5 dakika içinde battı. Denizaltının baş tarafından su aldığını gören denizciler, kıç tarafına doğru ilerlemeye başladı.

Ne var ki denizaltının kıç tarafına 78 denizciden 22'si ulaşabildi. Diğer 56 denizci ise denizaltının batmasının ilk dakikalarında şehit oldu.

87 metre derinliğe batan denizaltının kıç tarafına sığınan 22 denizci, üzerinde "Deniz Kuvvetlerine bağlı Dumlupınar denizaltısı burada battı. Kapağı açın ve irtibat kurun" notu bulunan acil durum şamandırasını su yüzeyine fırlattı.

Sabah 8'de denizaltında bulunan denizciyle şamandıradaki ahize aracılığıyla bağlantı kuruldu.

Astsubay Selami Özben, durumları hakkında bilgi verirken sağlık durumlarının iyi olduğunu söyleyerek 'Vatan sağ olsun' dedi.


Hemen bir hesap yapıldı; denizaltının kıç tarafındaki hava en fazla 72 saat yeterdi.

O andan itibaren 22 denizcinin hayatı için zamanla yarış başladı.

Kurtarma çalışmalarına hemen başlandı.

Sabah saatlerinde su yüzeyinde bir şehit bulundu. Astsubay Ulvi Erhazar, 87 metrelik derinlikten yukarı sağ çıkması mümkün olmasa da yeni doğan çocuğunu tekrar görebilme umuduyla gözlem kulesindeki kapağı açarak yüzeye çıkmaya çalışmıştı. O Erhazar ki her fırsatta arkadaşlarına bir kaza olduğu taktirde kapağı açıp su yüzeyine çıkacağını söyleyen denizciydi.


Dalgıçlar, kurtarma çalışmalarına hemen başladı.

Dönemin en gelişmiş denizaltı kurtarma yöntemi olan tahlisiye çanını Dumlupınar'ın kaportasına bağlayacaklardı.

Dalgıçlar şamandıra kablosunu takip ederek denizaltıya ulaşıp, can kılavuz telini kaportaya takacak ve çan yardımıyla 22 denizciyi kurtaracaktı.

Ne var ki fırtınalı hava nedeniyle Kurtaran gemisi, şamandıra kablosunu kopardı.

Kurtarma operasyonu artık iyiden iyiye zora girmiş olsa da dalgıçlar, 11 kez denizaltına inmeye çabaladı.

Ne var ki 87 metre derinlikte olan Dumlupınar'a inmek mümkün olmadı. Dalgıçlar yine de inmeyi denese de şiddetli fırtına ve aşırı derinlikten dolayı Dumlupınar'a ulaşmayı başaramadı. Astsubay Üstçavuş Nurettin Ersoy, canı pahasına da olsa Dumlupınar'a en fazla yaklaşan dalgıçtı. Ersoy, 80'inci metrede bayılıp irtibatın kesilmesiyle yukarı çekildi.Astsubay Üstçavuş Nurettin Ersoy, 15 saat boyunca basınç odasında tutularak hayata döndürüldü.


72 saatlik havanın bittiği 7 Nisan sabahında Milli Savunma Bakanlığı olayla ilgili tebliğ yayımladı; "Çanakkale'de Nara Burnu'nda batan Dumlupınar denizaltında kalan personelin kurtarılmasından tamamen umut kesilmiştir."

Dumlupınar'a dönemin modern derin dalış ekipmanlarıyla da ulaşmak mümkün olmadı


Aynı gün saat 15'te Başaran Gemisi'nde düzenlenen törende şehitler için denize çelenk bırakıldı. 1973 -1980 arasında Türkiye'nin 6'ncı cumhurbaşkanı olacak olan Denizaltı Filosu Komutanı Fahri Korutürk, törende şehitlerimize şu sözlerle veda etti; "Komutan sıfatıyla sizlere bir çok emirler verdim. Bir çok mesajlar yolladım. Bu size son mesajımdır. Aziz isimlerinizi tüm denizciler kalplerimize gömdük."


Dumlupınar şehitleri için düzenlenen tören
 

Kazayla ilgili yapılan soruşturma sonucunda Naboland'a haciz konulurken kazada hatalı oldukları belirlenen Naboland'ın kaptanı Oscar Ferdinand Lorentzon ile Kd. Yzb. Sabri Çelebioğlu'na dava açıldı. Çanakkale Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen dava sonucunda Lorentzon, 6 ay hapis ve 500 lira ağır para, Dumlupınar'ın komutanı Çelebioğlu ise 1 yıl, 8 ay ağır hapis ve 800 lira para cezasına çarptırıldı.

Kazadan kurtulan 5 denizci, çarpışma anını tedavi gördükleri hastanede şöyle anlatmıştı;

Kd. Yzb. Sabri Çelebioğlu: Kaza mahallinde seyrediyorduk. Hava çok sisliydi. Aniden şiddetli bir çarpışma oldu. Ben güvertedeydim. Sarsıntıyla birlikte kendimi denizde buldum. Denizde iki saat çırpındım, tahlisiye vasıtaları kurtardı.

Üsteğmen Hasan Yumuk: Sarsıntıyla kendimi denizde buldum. Önce hafif bir baygınlık geçirdim ve sulara gömüldüm. Tekrar su yüzüne çıktığımda geminin ters döndüğünü gördüm. Sularla iki saat pençeleştim. İsveç gemisinin tahlisiyeleri ile kurtuldum.

Üsteğmen Kemal Ünver: Köprü üstüne çıkmıştım. Bu esnada şiddetli bir sarsıntıyla denize düştüm. Gittikçe sulara gömülüyordum. Cankurtaran yelek ve simidi olmadığı için iki saat kadar daima yüzmek mecburiyetinde kaldım. İsveç gemisi tahlisiyesi imdadıma yetişmeseydi kurtulmama imkan yoktu.

Astsubay Hüseyin İnkaya: Biraz hava almak için güverteye çıkmıştım. O sırada çok şiddetli bir sarsıntı oldu ve kendimi denizin içinde buldum. İki saat yüzdükten sonra, bir cankurtaran simidine sarılıp kurtuldum.

Astsubay Hüseyin İnkaya

Kd. Astsubay Başçavuş Hüseyin Akış: Nöbeti devralmak üzere yukarı çıkmıştım. İnfilakı andıran bir gürültü ve sarsıntı arasında denize yuvarlandım. Kesilecektim ki tahlisiye yetişti.

Kd. Astsubay Başçavuş Hüseyin Akış

Kd. Yzb. Sabri Çelebioğlu, mahkemedeki ifadesinde olayı şöyle anlattı; "Randevu tatbikatından dönüyorduk. O gece yarımla bir sularında Boğazdan içeriye girdik. Vardiya subaylarına daha önce Boğaza girildiğinde bana haber vermelerini söylemiştim. Boğaza girerken kaptan köprüsüne çıktım. Nara önlerine kadar 9 mil süratle ilerledik. Nara önlerine yaklaştığımız zaman 1200 yarda ilerimizde, iki silyon ile bir tüccar gemisini gördüm. Dönüş mevkiine gelmeden denizaltının dönmesi lazımdı. Bu kumandayı verdim. Dumlupınar, sancak 15 ile dönmeye başladı. Akıntı vardı. Çok dikkatli davranıyorduk. Fakat ne kadar gariptir ki az sonra karşımızdaki gemi de iskele tarafına döndü. Mesafe daralmış, müsademe ihtimali artmıştı. Bu takdirde yapılacak iş, üzerimize gelen geminin önünden kaçmaktı. Bu maksatla iskele alabanda ettik. Döndüğümüz sırada bu gemi de sancağa döndü ve o anda çarpışma gerçekleşti. Gemi iskele tarafına yattı. Köprü üstüne sular hücum etti. Dumlupınar'ın başı suya gömüldü. Biz de denize düştük. Suyun yüzeyine çıktığım zaman Naboland şilebinin tornistan yaptığını gördüm. Şilebin pervaneleri dönüyordu. Bağırıp stop etmesini istedim. Fakat kaptan bunu yapmadı. Biz olduğumuz yerde kaldık. O gitti. Şunu belirtmek isterim ki, İsveç gemisi gelmekte olduğu rotayı takip etseydi, kaza olmayacaktı."


Kaptan Oscar Ferdinand Lorentzon'un mahkemedeki ifadesi; "Akbaş Feneri'ni bordaladıktan sonra üçüncü kaptan 250 derece ile seyre devam edilmesini bildirdi. Ben de tetkik ettim ve doğru buldum. Dümende bulunan gemici Fransonn'a bu şekilde seyre devam etmesini söyledim. Akbaş Feneri'nden sonra seyir hattımız 250 derece ile devam etti. Akbaş Feneri'nden geçerken iskele tarafında tahminen bir mil ötemizde hafif beyaz ve yeşil olmak üzere iki ışık gördüm. Bu sırada gözcümüz de ışıkları görmüş bana haber verdi. Dürbünümü aldım, gözlemeye başladım. Bize doğru gelen vasıtanın küçük bir motor olduğunu sandım. Fakat bu vasıtanın kırmızı fenerini görmek mümkün olmuyordu. Motor sandığım bu vasıta, süratle bize yaklaşıyordu. Bir aralık rotamı Cenup tarafına değiştirmek istedim. Fakat motorun kırmızı fenerini görmeyince rotama devam ettim. İşte tam bu sırada bir denizaltı silueti ile karşılaştım. Tam iskele tarafımda idi ve mesafe çok azdı. Derhal makineye, sancağa kırmasını emrettim. Kısa kısa düdük çalıyordum. Gemicilerime verdiğim bütün emirlerim tatbik edildi. Fakat ne yazık ki 5 - 10 saniye sonra Naboland, denizaltının sancak kısmına çarptı. Çarpma sırasında denizaltının başından kaptan kulesine doğru uzanan meyilli kısmı müsademeye uğradı. Denizaltı müsademenin ardından battı. Bu sırada denizden feryatlar geliyordu. Hemen alarm işaretini verdim."

Dumlupınar şehitlerinden İbrahim Aksoy
 

DUMLUPINAR ŞEHİTLERİ

SUBAYLAR: Kurmay Albay Hakki Burak, Makine Kıdemli Yüzbaşı Naşit Öngören, Makine Yüzbaşı Affan Kayalı, Güverte Üsteğmen İsmail Türe, Makine Üsteğmen Fikret Coşkun, Güverte Teğmen Bülent Orkunt, Güverte Teğmen M. Şengün.

ASTSUBAY KIDEMLİ BAŞÇAVUŞLAR: Şevki Özsekban, Ali Tayfun, Emin Akan, Ömer Öney, Mehmet Fidan, Mehmet Denizmen, Sait Yıldırım.

ASTSUBAY BAŞÇAVUŞLAR: Ulvi Erhan, Hasan Cebeci, İhsan Yeter, Ziya Okuturlar, Fevzi Gürsan, Niyazı Başar, Sabri Güdeberk.

ASTSUBAY ÜSTÇAVUŞLAR: Cemalettin Denizkıran, Selahattin Çetindemir, Zeki Gider, Kemal Acun, Cemal Kaya, Naci Özaydin.

ASTSUBAY ÇAVUŞLAR: Bahri Sertesen, İhsan İçdemir, Selami Özben, İbrahim Altıntop, Şaban Mutlu, İhsan Coşkun, Hamdi Reis, Samim Nebioğlu, Murat Doğan, İhsan Aral, Zeki Açıkdağ, Necdet Yaman, Tuğrul Çubuk, Mehmet Ali Yılmaz.

ÇAVUŞLAR: Veysel Saygılı, Ramazan Yurdakul

ONBAŞILAR: Niyazi Giritli, Züğfer Ceylan, İbrahim İşlemeci, Murat Yıldırım, Mehmet Kızılışlık, Emin Süzer.

ERLER: Mehmet Demirel, Ali Gökçü, Nurettin Alabacak, Ömer Yalçı, Ali Aslan, Ülfettin Akar, Bekir Sarı, Yusuf Demir, Mehmet Aydın, Mustafa Özsöy, Nuri Acar, Hüdai Çağdan, Kadir Demiroğlu, Fikri Ulaştırıcı, Hüseyin Sayın, Hüseyin Kayan, Kenan Odacıoğlu, Ahmet Günal, Mustafa Taşçı, Hasan Bozoğlu, İbrahim Aksoy, Feridun Kırcalı, İsmail Özdemir, Hasan Arslan, Ahmet Özkaya, Enver Uçar, Necati Kalan , Murat Suyabatmaz, Mehmet Demir, Galip Yılmaz, Hasan Kelleci.


SADECE KISA FİLMİ ÇEKİLEBİLDİ

3 kez sinema filmi olarak projelendirilmesine rağmen Dumlupınar faciası, bugüne kadar beyazperdeye aktarılamadı.

Filmin adı ' Dumlupınar - Çelik Mezar' olacaktı.

Birkaç ay sonra AKM'de bir toplantı düzenlenip filmin ön tanıtımı yapıldı.

Tanıtıma Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'ndan komutanlar da katılmıştı. Dumlupınar'dan sağ kurtulan 5 denizciden Hasan Yumuk, Hüseyin İnkaya ve Hüseyin Akış da oradaydı.O karanlık geceyi anlatırlarken aradan onca yıl geçmesine rağmen gözyaşlarını tutamamışlardı.

Dumlupınar faciasının son tanığı olan Hüseyin Akış, 2018'de 96 yaşındayken hayatını kaybetti.

Filme Denizaltı Kd.BNB. Bülent Kahraman, Deniz Kd. BNB Nejat Gökbakar, Denizaltı BNB Ertuğrul Güllüoğlu ve Denizaltı BNB Alp Yurdakul danışmanlık yapacak, elde edilecek gelirin bir bölümü Türk silahlı kuvvetlerine bağışlanacaktı.

Ve çekimlerin bir bölümü o dönem dünyada bir yankı uyandıran 'Titanic'in çekildiği İtalya'daki film platolarında çekilecekti. Filmde rol alacak oyunculardan biri Müşfik Kenter'di.

Çekimler için bütün hazırlıklar kağıt üzerinde hazırdı.

' Dumlupınar - Çelik Mezar', Türk sineması için oldukça heyecan yaratmış olsa da çekimlerine bir türlü başlanamamıştı.

Nedeni de yüksek maliyeti.

Çekimler için 15 milyon dolar gerekiyordu.

Sponsor bulunamadı.

Erkan Özveren, o parayı toparlayamadığı için ' Dumlupınar - Çelik Mezar', güzel bir hayal olarak rafa kaldırıldı.

Dumlupınar filmiyle Ömer Faruk Sorak da ilgilendi. Sorak, biri 2004'te diğeri 2015'te olmak üzere iki kez Dumlupınar'ı filme çekmek istediyse de emeline ulaşamadı.

Ömer Faruk Sorak'ın ilk girişiminde filmin adı 'Derinsu' olacaktı.

Tanıtım filmi çekilen 'Derinsu' için bazı oyuncularla anlaşma da sağlandı; Haluk Bilginer, Şafak Sezer ve Başak Köklükaya..

Ne yazık ki yüksek maliyeti Dumlupınar'ın beyazperdeye yansımasını ikince kez engelledi.

Ömer Faruk Sorak, 2015'te Dumlupınar'ın filmini çekmek için yeniden kolları sıvadı.

Senaryosunu Onur Tan'ın yazdığı film çekilemedi.

Son olarak Seda Demirtaş, 'TCG Dumlu - Çanakkale'de Bir Çelik Mezar' adlı filmi çekeceğini duyurdu. Hatta senaryoyu, gelirini Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı'na bağışladığı roman haline dönüştürüp aynı adla yayımladı. Proje üzerinde çalışmaya devam eden Demirtaş, filmi 2023'te gösterime çıkarmayı hedeflediklerini söyledi.


2019'da Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın desteğiyle 'Ah Bir Ataş Ver' adlı kısa film çekildi. Gökhan Kaya'nın yönettiği filmde başrollerde Ulvi Kahyaoğlu, Özgür Molla, Eray Ertüren ve Barış Akın rol aldı.

3 DUMLUPINAR DA KAZAYA UĞRADI

Türk Deniz Kuvvetleri'nde Dumlupınar adını taşıyan 3 denizaltı vardı.

Birincisi; İtalyan yapımı denizaltı, Türk Deniz Kuvvetleri'ne 1931'de katıldı. Karadeniz'de yapılan tatbikattan dönerken dümeninin arızalanması sonucu Haydarpaşa'da bir gaz tankeriyle çarpıştı. Kazada can kaybı yaşanmazken denizaltı hizmet dışı kaldı.

İkincisi; Naboland ile çarpışarak battı.

Üçüncüsü; 1972'de hizmete girdi. 1 Eylül 1976'da Çanakkale Boğazı'nda Sovyet bandıralı Sızik Vavilov gemisiyle çarpıştı. Karaya oturan denizaltında can kaybı yaşanmadı ama havuzda bakım onarımı yapılırken çıkan yangında ağır hasar alınca hizmet dışı kaldı.

* İkinci Dumlupınar'ın yaşadığı kazada kurtulan Astsubay Hüseyin İnkaya, birinci Dumlupınar'da da görev yapmıştı.

DÜNYADA CAN KAYBI YAŞANAN DENİZALTI KAZALARI

SS-109 (ABD - 1927)

Massachusetts açıklarında kendi donanmasına ait bir sahil güvenlik gemisiyle çarpışarak battı.

Can Kaybı: 40

HMS THETIS (Birleşik Krallık - 1939)

Liverpool Körfezi'ndeki deneme dalışlarında su alarak battı.

Can Kaybı: 99

ATILAY (Türkiye - 1942)

I. Dünya Savaşı'ndan kalma bir mayına çarparak Çanakkale'nin Mortu Koyu'nda battı. Kumanya almak için karaya çıkan Ahmet Bağdat, kazadan kurtulan tek kişi oldu. Ünlü şarkıcı Hamiyet Yüceses'in eşi Astsubay Fethi Yüceses de Atılay'da şehit olan denizciler arasındaydı.

Can Kaybı: 38

USS THRESHER (ABD - 1963)

Cod Burnu açıklarında düzenlenen tatbikatta battı.

Can Kaybı: 129

K-129 (Sovyetler Birliği - 1968)

Nükleer silaha sahip denizaltı, devriye görevi yaparken Hawaii'nin Ohau adasının kuzeyinde battı. Batma nedeni aydınlatılmadı.

Can Kaybı: 98

USS SCORPION (ABD - 1968)

Azorlar'ın 650 kilometre güneybatısında bir torpidonun yanlışlıkla patlaması sonucu battı.

Can Kaybı: 99

K-8 (Sovyetler Birliği - 1970)

Çıkan yangın nedeniyle Biskay Körfezi'nde battı.

Can Kaybı: 52

K-278 KOMSOMOLETS (Sovyetler Birliği - 1989)

Norveç açıklarındayken çıkan bir yangın nedeniyle battı.

Can Kaybı: 42

KURSK (Rusya 2000)

Nükleer silah taşıyan denizaltı, içeride yaşanan iki patlama sonucu Barents Denizi'nde battı.

Can Kaybı: 141

MING 361 (Çin - 2003)

Çangşa Adaları açıklarında düzenlenen tatbikat dizel motorunun arızalanması sonucu battı.

Can Kaybı: 70

Kaynak: haberturk

 

İşte Sunay Akın'ın anlatımıyla, Dumlupınar'ın hazin öyküsü

Habere ifade bırak !
Habere Ek Video
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve troyhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
sanalbasin.com üyesidir